Kırmızı kiremitler üzerine yağmur yağıyor
Evimizin tahtadan olduğunu biliyorsunuz
Yağmur yağıyor ve bazı tahtalar vardır
Silahlara veda
Geceye rüyaya ve sana
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinden
Düzenlerin çıkmazına
Çizdiğim resmin
Rüzgar eser, yağmur yağar, tilkiler üşür;
Bir odun parçası aydınlatır ocağı.
Anne ateşin önünde perişan,
Anne ateşin içinde hür...
Rüzgar eser, yağmur yağar, tilkiler üşür.
Oruç, ruhun sesi gelir her yıl
Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize
Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi
Yapılır örtülür uçurumları yakan dualardan
Ten ruhun avuçlarının içinde
Hilkat günlerinin yeniden oluşun terlerini döker
Karaçay'ın Türküsü: Danseden İki Kardeş
Ben Karaçay ve eller pamuk gibi yumuşak
Eller hafifçe tutmuş birbirini
Ben güneşin altında garip dost garip ırmak
Ben doğmayan bir çocuk için söylenen ninni
Mecnun'la aynı anda mı
Biraz önce mi biraz sonra mı
En yeşil vahalar bereketinde
Bir ışığa dönüştü Leyla Ece
Evden yükselen bir ışık sütunu
Yükselip tuttu ışık olan Mecnun'u
...............................
Beyaz iplik sert iplik ve tak tak
Yuvarlak top küçük top ve tak tak
Ping-pong masası varla yok arası
Ben ellerim kesik varla yok arası
...... Öpüçüğüne eyvallah ve tak tak
Portakal büyüsüdür yalayan seni beni
Kentte başlarken gece horozun terk ettiği
Bir kadını havlıyor taşıyor o ıssız köpekler ki
Kırmızı bir karpuzun ortasından kesilen o köpekler ki
Deniz mi dedin ne denizi
Ben Kristof Kolomb'un uşağı değilim
Sabahları gün doğmadan uyanır
Dilini yutacak olur içi kanlanır
Gün boyu çalışır aydınlanır
Kederini anlarsanız size ne mutlu
Acır fakir çalışan kadınlara
Titrer bir gönül kıracak diye hanim dizi
Mecnun bu olgunluk yıllarında
Koştu kervandan kervana
Hizmet ederek insanlara
Erdi teselli pınarına
Zamanı hatıraya karşı kullandı
Aşka karşı hakikatle donandı
Diriliş
(Sezai Karakoç Anısına)
Göklerden gelen karardı
Kader bu seni bizden aldı
Sürgünden ebedi alemi vuslata
Gidişin üzdü ustaların ustası
Güz yaprakları düştü dalından
Güller soldu senin yasından
Biz kalırken yalnızlık aleminde
Vedanla sürgün son bu ...
“Yaş 35 yolun yarısı eder.” diyen Cahit Sıtkı, bu sözünün üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra öldü. “Uzatma dünya sürgünümü benim.”
diyen Mona Roza şiirinin şairi 88 yaşındaki Sezai Karakoç'un dünya sürgününün sona ermiş olmasının derin hüznü içindeyim.. oysa ki sürgün âleminden leylasına k ...
İki Banyo Arası - Haiku
Az da yaşasa
Çok da yaşasa insan
Hikâye aynı
Doğunca ebe
Ölünce gassal yıkar
Hikâye biter
Zoru başarmak
İki banyo arası
Temiz yaşamak
İşte böyle örnek bir yaşam süren, gönül insanı, değerli üstadımızı kaybetmenin üzüntüsü ...