Zamâne dünyası dönerse çarkı
Kan ile göz yaşı doludur arkı
Bu da bir zalıma yakılan türkü
Söyletir sana bana gam değirmeni
Ne baharlar gördüm nede yazları
Âlem seher vakti telâş içinde
Meşgalesi ayrı ayrı biçimde
Yürüyorken ince bir tel sicimde
Gâm üstüne gâm yüklenmiş gidiyor..
Altın olsan değerin yok sarrafta
Köyümüzden kaçıp göçüp geldik de
Dağını taşını özledim gardaş
Dostlarla arayı açıp geldikte
Hasretle yüreği közledim gardaş.
Baba ocağını viran eyledik
Selam verdi gelip sordu
Gardaş yolculuk nereye
Koca şehir beni yordu
Yolculuk dağ taş dereye
Bu şehirden uzaklarda
Oğuzlardan kayı olsun boyumuz,
Emmi gardaş dayı dolsun toyumuz.
Çınlatsın dünyayı duysun soyumuz,
Altaylardan varıp size geleniz
Zûl ehline verilmesin sayımız,
Birileri çıkmış aklım var diye
Yediği nâneler sanki kar diye
Edebimi bozamadım ar diye
Sözüm bile utanıyor gazûret
Îmansıza âmentüyü sormayın
Hayallerim kanat takar
Uçar benden gece gündüz
Sevdiklerim lamba yakar
Kaçar benden gece gündüz.
Yıkıldı başıma damlar
GECELER KARANLIK RÜ'YÂYA TESLİM
Bülbül gül aşkıyla dolaşır iken
Gül bir işve ile yanaşır iken
Ay güneş her zaman dalaşır iken
Geceler karanlık rüyâya teslim
Nasıl nerden girdi bu hayâtıma
Kulağını asmaz beyanâtıma
Güzellik dokunmuş rûhiyatıma,
Hecenin ılıcacık melteminden...
Garip fikirlerden düşlerden yalnız
Sallansada ümit dârağacında
Umutvâr olmak dost, hele ne güzel.
Yuvalanmış eller kâr ağacında
Sevgiyle kenetli eller ne güzel.
İğneler batmasa sözlerimize
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!