Geçecek elbet her şey
zamanla değil ama
hiç akıl vermeyin dostlar
benim tükenmez acılarım
zamana rağmen geçecek çünkü
Beni
ne ecel
ne azrail
bu suskunluğun gebertecek
bu kıyamet sessizliğin
recmedilen düşlerim kadar zor
Bir kere kırdın mı
ya düzelteceksin eğer gücün yetiyorsa
yada hiç bulaşmayacaksın bir daha
gönül marangozluğuna soyunma
işin ustası değilsen
Uzun bir dehlizin içinde
esmer bir aynayım.
nereye dönse
o kadar yalnızlığım,
bir o kadar çelişkidir
dört yanımı sarmalayan
Aynalar
ben miyim ?
bu mahzun
naçar bakışların sahibi
gözlerim
sen misin ?
Sessizlik
sessizlik
hani çıt çıkarmaz
vicdansız gece
bir düşüm var
o da o esrik bakışlar
Uzun dehlizlerde nice eylül'leri karşıladım
hâkikat yolunda darda ve karanlıklarda kaldım
şarapnel parçacıklarının izleri kaldı yüzümde
ve derviş gibi gezdiğim bu çöllerde
çöl güneşi yaktı tenimi
ben yinede seni aradım Leyla
Masamın köşesinde maviden bir mürekkep
hokkanın içinden ne emir çıkacak acep ?
sihirbazın elinde tavşan ve bir kep
fermanıma imza mı atacak ütopyalı bir meşrep ?
Ay ışığı sızmıyor penceremden içeri
penceremin bütün camları paramparça
geriye ne kaldı kendimi bildim bileli
avuçlarım alışmış artık tanrısal dualara
ne yapsam geçmiyor bir türlü karabasan hisleri
Dalıp en dönülmez sürgüne götürüyor
bu acayip düşünceler, madem aşkın kendi bağrından çıkmış hüzün,
o zaman aşk neden aşk ?
yokluğu zulüm ise, o zaman neden tek gerçek, sırrıyla gizli hakikat ?
sensiz sus pus bu dünya, puslu bu gökyüzü…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!