Baykuşlar tünemiş Türkmen iline
Medeni (!) Vahşetle vurulmuş Kerkük
Ağıtlar yerleşmiş türkü diline
Haçlının zulmüyle kırılmış Kerkük
I.
Görmeye başladım göçtü kainat
Sitemim dilimde sükuta döndü
Fikrim bana asi zamana inat
Göğsümde güneşin ziyası söndü
Yine ıslak ve soğuk başkentin sokakları,
Gönlümün gökyüzünden çiseledikçe yağmur.
Çiğ düşer çimenine, korlanır şafakları,
Asi ruhum sevdalı, Ankara ondan mağrur.
Elveda dediğim o son akşamdan yadigâr
Şimdi bir esmer ağrı kaldı gönül ucumda
Hiçbir şey değişmedi, hiç unutulmadın yâr
Yüreğin kıpır kıpır, hâlâ sağ avucumda
Seni ilk gördüğüm o, efsun dolu ilk anı
Islak bir yaz günüydü hatırlanan… Islak ve yorgunluğa teslim olmuş bir rehavet vakti. Bir destan kadar güzel, bir masal kadar özeldi. Şakaklarını ıslatan yaşlarla beraber her hatıra bütün detayları ile yeniden yaşanırdı hoyrat saatlerde.. İlle de gecelerde.. Yalnız bir başına kalmışlıkla yıldızlara anlatılırdı zeytin gözlü bir maralın yazısı…
Ayşe! Öyle mahzun, öyle masum, öyle narindi…
Ayşe! Her sabah kapımın önünden geçip giden kumral bir hülya…
Bakınca ta derinden gözlerime, sisli bir rüya, şimdi anılarda yaşayan.
Zamanını futbol oynayarak geçiren genç… O da bir o kadar gururlu ve başı dik. Aşka aşık Yaşar…. Adı gibi sevdalı, adı gibi hülyalı, Ayşe’sine delice tutkun Yaşar…
Mademki karşılıksız sevmekmiş alın yazım,
Son defa görüp seni öyle ölmek niyazım,
Gönül gülistanında çaldıkça kırık sazım,
Mahzun bakışlarımın hatırı düşer güle,
Ben esen yel olurum sense bir Beyaz Lâle!
En mukaddes kelimedir, o her hayrın başıdır
Selamete devir açan boy’a gerek bismillah
Mübarek bir definedir, kutlu yakut taşıdır
Karanlığa ışık saçan yaya gerek bismillah
İslamın ilk nişanesi, hayrı yok onsuz işin
Fani bir dünya saatinde,
Rabbimin rahmet kapılarını aralayıp ebediyete intikal ederek, ilahi makamdaki, düğününü yaşayan çok değerli eşim için;
İnnalillahi ve inna ileyhi raciun!
Mademki bu dünya bir sürgün yeridir
Mademki ölüm ebedi vuslatın giriş kapısıdır
BÜTÜN ÇANAKKLE ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANARKEN;
Gelibolu çağlar boyunca medeniyetler için stratejik önem arz eden bir mevkidir. Zira iki kıtayı ve 3 denizi birbirine bağlayan özelliği ile her zaman zapt edilmek istenen cazip bir yerdir. Hele de gittikçe çökmekte olan bir milletin elinden almak demek, pek çok şeye hükmetmek demekse. Fakat her savaşın planlarını milletler yapar, ordular şavaşır ama kaderini Allah belirler. Bu bakımdan Çanakkale her açıdan bir mucizeler yumağıdır. Ve bu zafer Yüce Mevlanın asil milletimize en güzel ikramıdır..
Aslında insanlık adına en büyük utançtır bir yanıyla da. Tarihini destanlarla, gururlarla tablolaştıran kıymetli bir ulusun onuru adına verdiği mücadelenin, düşmanına yaşattığı bir utanç abidesidir Çanakkale. Zira Çanakkale`de emperyal toprakların korunması değil, anavatanın korunması vardır. Çanakkale Destanı bir milletin değil, pek çok milletin imtihanı olmuştur aynı zamanda.
Yandıkça gönlüme har olacaksan,
Sevdalı basıma taçsın bir tanem,
Her iki cihanda yar olacaksan,
Gül yüzünde güller açsın bir tanem!
Şiiriniz çok güzel.Tebrikler...
Nuray Alper ile Sevim Yakıcı, Ehli beytin Fatma'sı ile Ümmügülsüm'ü gibi olmuşlar. Bu birliktelikleri hiç bozulmasın inşallah. şiir ve edebiyat yolunda sessizce yol alıyorlar. Başarılar. Bu benzetme içimden geldi. öylesine yazdım. haddimi aştım ise özür dilerim. dedim ya içimden geldi :)
ŞÂHİDİM SANA
(KARGÜLÜ ALMİLA’ ya)
Yürek coğrafyamda nadide yerin,
İslam ümmetinde kol Sevim Abla,
Tarihim içinde köklerin derin,
Türklük ağacında dal sevim Abla!
İmandan islâmdan taviz vermeyen,
Hara ...