Apaçık bir tebliğdir, saadet bahçesidir
Ölü kalbe can veren şifanın küpü Kur’an
Manevi iklimlerin mücevher bohçasıdır
Hidayet ve rahmete açılan kapı Kur’an
Bu şiiri Önceklikle 93 harbi mağdurlarına, Toprağım Kevser ALAK hanımefendiye ve Bütün TÜRK KADINLARINA armağan ediyorum.
Ben bir dadaş kızıyım, korkum olmaz ölümden
Ateşlere atsalar, çileme hoş bakarım
Bin yıl zulüm etseler, tevhid düşmez dilimden
-- İlk ve Son
Habibim sen olmasaydın yaratmazdım!
İnsanlar ya inançlıdır ya da inançsız. İnançsız kimselerle bu konuları konuşmak benim için ne kadar abes ise, inananların gerçeğin kalbinden uzaklaşmaları da o kadar abestir.
Gerçek diyorum çünkü gerçek var diyorsak eğer bir tanedir. Ve o BİR zaten her hâlîkârda zuhur etmiştir.
Neler mi istedim bu hayattan
Çok şey değildi,
Biraz sevgi,
....biraz ilgi,
..........birazcık güven,
Ama yok, güven!
Ateşe su diyor şarkılar, Leylâ’ya sevgili. Bana senin ruhun diyor gökler, yıldızlar, hüzün yüklü bulutlar ben kendimi sende yitireli beri. İstesem de başkası olmam ki! . Kendimden vaz geçiyorum çoğu kez, unutuyorum kendimi kayıp adreslerde, bütün kayıplarımın yolu sonu sana çıkıyor.
Bir çocuğun azarlanacağını bile bile tuttuğu şevkat eline benziyor elin. Tutmasam kaybolacağım sanki. Herşeyi göze alıyorum, aralıyorum göz kapaklarımı sana bakmak istiyorum, olmuyor. kamaşıyor gözlerim yine, bakamadan yapışıyor kirpiklerim.
Ömrümü sabır tesbihine diziyor sızılar; içim kanıyor ve kalbimde büyüttüğüm sevda an ve an beni de aşıyor. Hevesleniyorum bazen, eriyip yitmeye amenna ama zerrelerim sana varmadan erir diye, tanelerim seni bir kere bile görmeden dağılır diye korkuyorum. Oysa öyle yakınsın ki canıma, uzansam, ah bir uzanabilsem elim değecek. Ama yok, uzanamıyorum. Canımın canına dokunamıyorum. Belki dokunmak mümkün olabilirdi bu kadar bana yakın olmasaydın.. ve canım daha az yanardı, üşümekten yanmazdım bu kadar benden azade olmasaydın.
(Aşka Aşık İki Gül)
Tek bir ruh iki ceset ikisi de çilegâh,
Mana boyutlarında esmişler dergâh dergâh,
Bağlamış yürekleri kör düğümlü o esrar,
Zahirden mevcutlara tercüman olmuş agâh!
Titriyordu akşam, hüzne doyarken,
Saldı ikimizi, yalnız geceye,
Tüllendi griler, ruhu soyarken,
Sırları döküldü, nurlu heceye.
......Biz o akşam gamdan, besteler yaptık,
Sevda meşakkattir, sevda çiledir,
Sevda gürül gürül, yanabilmektir
Bu dünyada pişmek, sabır iledir
Sevda gözyaşıyla, yunabilmektir...
Sevdadan sızan kana, yüreğimi banarken,
Tövbe ettim sevmeye, aşka kafirim dedim!
Siperlerde vuruldum, yabanında yanarken,
Ben aşka diyetimi, bu dünyada ödedim!
Çoktandır böyle derin, sızlamadı sol yanım,
(Aşka Aşık İki Gül)
Tek bir ruh iki ceset ikisi de çilegâh,
Mana boyutlarında esmişler dergâh dergâh,
Bağlamış yürekleri kör düğümlü o esrar,
Zahirden mevcutlara tercüman olmuş agâh!
Şiiriniz çok güzel.Tebrikler...
Nuray Alper ile Sevim Yakıcı, Ehli beytin Fatma'sı ile Ümmügülsüm'ü gibi olmuşlar. Bu birliktelikleri hiç bozulmasın inşallah. şiir ve edebiyat yolunda sessizce yol alıyorlar. Başarılar. Bu benzetme içimden geldi. öylesine yazdım. haddimi aştım ise özür dilerim. dedim ya içimden geldi :)
ŞÂHİDİM SANA
(KARGÜLÜ ALMİLA’ ya)
Yürek coğrafyamda nadide yerin,
İslam ümmetinde kol Sevim Abla,
Tarihim içinde köklerin derin,
Türklük ağacında dal sevim Abla!
İmandan islâmdan taviz vermeyen,
Hara ...