Ses senin kulağında mefta o an
Sen sesten öncede varsın sonrada
Unutma kardeşliğini, sesle olan
Seste sessizlik,manada
Ey mana...
..
Biz hep yanıldık, Henry.
Göğün rengini mavi sandık; gece olunca hakikati anladık.
Yağmur gerçeği söylüyordu ama biz gök kuşağına aldandık.
Sessizlik sonsuzluğa dairdi ama biz kelimelere inandık.
Aşkın tarifi vardı ama biz tarifsiz yalanlara doladık.
Ölümü bir son hayatı sonsuzluk sandık.
..
Uzaklığın zor geliyor bana. Ne mesafeler ne km.ler. nede ayrı şehirler. Ruhun bir kaçkın, gözlerin bir camın arkasında gizli, kalbin önünde buzdan bir duvar misali dikili, kelimelerin bir karanlık inmiş ve aydınlığını yitirmiş bir nehir gibi. Uzaklığın zor geliyor bana. Artık benim değilsin sanki. Kapıların ardından gizlice fısıldar gibi cümlelerin başkaları duymasın ve sezmesin bizi. Oysa hiç çekinmezdin gök kubbedeydi tüm sesimiz. Toprakta taşta havada suda tüm tınılarda biz vardık ve eskidendi sözünü eklemek bana çok zor geliyor şimdi. Bölüştürmen bize ait olanları ve benim dediğim bizim dediğimiz her şeyin yavaş yavaş kayıp gitmesi. Sevilmelerin kavuşma ve ayrılıkların tüm sevinç ve kırgınlıkların sıcaklığını yitiren bir mangal gibi yavaş yavaş küle döndüğünü izlemek şimdi bana düşen. Bir demlik çayın buğusuna karışan sohbetleri bölüştürmekte varmış, ve yerimi yavaş yavaş soğumaya bırakıp kalkıp gitmekte yazılıymış. Uzaklığın zor geliyor bana. Sıcaklığını yitiren ve bir örtüyle üstü örtülen evler vardır. Artık yaşanmayan ve anıların saklı kaldığı terkedilmişliğin küflü kokusunun sindiği duvardaki resimlerin çivilerinden düştüğü yalnızlığın rutubet gibi damladığı evler gibi mi olacak beraber döşediğimiz ve her noktasında bizden bir parça bıraktığımız yuvamız. Sesinin duyulmadığı senin ve benim cümlelerimizin geçmediği bir sessizlik mi kalacak şimdi bana. Oysa ben sesini duymadan nasıl yaşarım, sesine inen perdeyi görüp de nasıl sabahları bekler geceleri özler nasıl nefes alırım. Benim dediğim ve sen olduğum biz kelimesine düşen karanlığın sesine inen bu gölgenin yalnızlığına nasıl dayanırım. İki kişilik bir yaşamı yazan satırları okurken aklımdan geçen korkuların yüzüne çarparken ellerimden yitene nasıl kahrolmam. Bir buz parçası gibi eriyoruz işte. Damla damla kan kaybediyor artık bizim olanlar. Ahhh sevgili sen bilmezsin bu uzaklığının, bu kapılar ardından gelen fısıltılarının, bir camın ardında kalan solgun ruhunun ve duvarların ardındaki güneş açan yeni sabahlarının nasıl içimi darmadağın ettiğini fırtınalar estirip beni parça parça savurduğunu. Bu evde ördüğüm duvarları benden km.lerce uzak sende görüp anlamamak mümkün mü. İşte asıl acı bu gerçeğin şimşekler gibi durmadan düşlerime çakması. Kalbimin durmadan dumanlı gri bulutlara yoldaş olması yersiz değil içimdeki ince sızının son ses çınlaması boş yere değil. Ayrılık ayrı düşmek değil, ayrılık adı konmuş bir hikaye değil, ayrılık yalnız uyanmak değil; ayrılık kapıların ardında kalman ayrılık gönlünü başkasına açman, ayrılık bizim olanı sıyırıp yenilere yer açman, ayrılık yeni heyecanlarla güne uyanman. Ayrılık bu işte, önüme bu duvarı koyman. Buluşup söylediğimiz türküleri düşünüyorum da şimdi kırık bir sazdan dökülür gibi notalarımız. Ahhh sevgili biz artık bir çocuğun eskimiş ve duvara asılmış ilk sazı gibiyiz.
..
Pembe akşamların bitişiyle başlayan bir gece daha sarıyor beni binbir parmaklı kollarıyla. Günartığı paketimde kalan, ateşi filtresine yaklaşmış son sigaramın son dumanlarını dolduruyorum zift duvarlı cığerlerime.
Pembenin siyaha karışmasıyla morumsu maviye çalan yaralarım deşiliveriyor birer birer. Sensizlik zor. Akrepsiz ve yelkovansız saatimde saniyeler yanıp sönüyor, zamanın tik taklarını bile duymaktan yoksunum.
Dışarıda sessizliği korkutan bir sessizlik,içimde inanılmaz bir fırtına... Gecenin ta kendisini yaşıyorum. Sen yoksun... hayalin avutmuyor beni. Uyku akıyor gözlerimden. Bedenim bana cephe almış yaşatmak istemiyor bu tarifsiz anları. ''Uyu! '' diyor ruhumun derinliklerinden gelen bir ses ''uyuuu! '' Uyuyamıyorum. Sensizlik zor, sesizlik dayanılmaz.
Sana olan özlemim o kadar büyük ki özleminle doldu taşıyor zavallı yüreğim...
ÇIK GİT, ÇIK GİT YÜREĞİMDEN ÖZLEM KÖTÜ ŞEYLER YAPTIRACAKSIN BANA! ! !
..
Zaman biter,gül solar,rüzgar esmez
Su akmaz,ses biter,
Uluorta bir ömür,bakan susar,
Seni çıldırtır,
Beni anca keser bu sessizlik...
..
yorulmuştum bi tanem..
hemde çoookkk...
bu yüzden....
"Sessizlik" istedim Yüreğim'de.
"Sensizlik" değil...
..
bir bakmışın ki THE END ekranda belirmiş ve film bitmiş..
gece sen ve sessizlik,
tek bir damla ışığa hasret
gece sen ve gençligin,
tek bir damla suya hasret...
..
Nedir bu sessizlik alemi?
Kimedir sitem?
Kim,ne uğruna satıyor düşünceyi?
Ve ne uğruna gidiyor giden?
Bu çılgın kalabalık nereye akıyor?
Sebebini unuttuğun bu kavga ne zaman son bulur?
..
bir selam
iki kelime bekledim
gelen sensizlik ve sessizlik
zamana eşlik ediyor
umutla sabırla özlemle beklenen bir kelam
uzayıp giden
büyük fırtınadan önce ki sessizlik
..
Sonrası derin bir sessizlik
Arkasından aldatmaların
Cezası müebbed sensizlik
Suçu ihanet olanların
(26.08.2004, Fethiye)
..
Şimdi buradan bir şiir geçer
İki dudağı arasında emrivakilere boyun eğmiş hayat
Terkisinde düşe kalka horlanmış ölüm
Gözleri Huda’ya dikili öylece
Tertemiz yüreğinde upuzun bir gece
Yaşanası, sevda dedikleri bilmece
Sessizlik ve sensizlik yek vücut
..
Sessizlik çöktü yine bir bahar akşamı
Dışarda yağmur elimde çay.
Kimi evine yetişmekte kimi sevgilisine,
Var bi telaş dışarıda.
İzliyorum onları, ama gören yok,farkedende.
Aslında önemide yok sadece koşturmacayı izlemek yeter bana.
..
Ben etrafımdakiler için çırpınırken insanların bu kadar umursamaz olması beni tahmin bile edemeyeceğin kadar çok acıtıyor. Kaybetme korkusuyla elimden kayıp gitmesinler diye, tüm yapılanları, söylenenleri kabullenip boyun eğerken çaresizce sessizliğime bürünüp gözyaşlarımı sakladım herkesten. Bu yüzden belki de pek çok kez hislerimi, kendimi geri çektim. İşte şimdi senin de beni incitmenden, kırmandan korkuyorum...
Kafandaki kararsızlığın sebebi ben ve benim küçük boşluklarım. Özür dilerim ama tüm o düşündüklerin, tereddütlerin seni sevmediğimden değil. Seni sıkmak, boğmak istemiyorum. Çünkü biliyorum ki, eğer alışkanlık olursam sende, beni unutursun, senin için diğerleri diye bahsettiklerin arasında olurum ve eğer sen bir gün gidersen arkana hiç bakmazsın. Sevindiklerin, mutlulukların, gözyaşların olmaz ve ben çaresiz, başı boş yalnızlığıma geri dönerim ki bu beni öldürür!
Eğer bu bir oyunsa, bunu seninle sonuna kadar oynarım. Sen sadece bittiğinde haber ver yeter. Usulca kenara çekilir, gidişini izlerim. Ben sessizce bu oyun bitmesin, bunun bir parçası olsun diye dilerken, sen, gözyaşlarım arasında, çoktan kaybolmuş olursun. Anlarım ki o zaman her şey bitti! Dokunuşlar, sevişmeler, sevgi sözcükleri, aşk, kısacası paylaşıldığını sandığım her şey biter. Sen gidersin, ben beklerim. Hep burda olurum. Ama bir şeyler kırıldıysa, bana birşey sorarsan ve eğer beni keskin bir sessizlik kaplarsa anla ki,belli edemesem de, elimden bir şey gelmemiş olsa da,seni sevmişim ve bu suskunluğumla da sevgimin arkasındayım demektir. Çünkü niye? Ben sevgime sadığım. Yalnızca her cesaret edişimde hevesimi kıran, o en ufak ayrıntılardan, vazgeçirilmekten yoruldum. Bu yüzden herşeyi içime gömmeyi, duygularımı belli etmemeyi, gizli gizli ağlamayı tercih ettim. Daha fazla canım yansın istemiyorum. Çünkü gerçek mi sahte mi olduğunu bilmiyorum!
..
Sensizlik, sessizlik gibi
Sensizlik, deprem gibi
Sensizlik, kıyamet gibi
Sensizlik, boğulmak gibi
Sensizlik,
Sensizlik, ölüm gibi....
..
Bastonundan yaşlı dilenci
Mutlu düşler satıyor çocuklara
Aç kapıyı bezirgan başı
Heybesinden gülüş saçılmış
Beyoğlunun arka sokaklarına
Cüzzamlı dudaklarını sunuyor tüm şehvetiyle
..
Yaşam umutla olur, nefes ise senle
Sensizlik ve sessizlik hep aynı masada
Seni bilirim, sessizlikle olamazsın yan yana
Sessizliği bilirim beni senden daha çok sever!
07.10.2014
kurbAn4
..
Acılar ulayıp acılarıma
Sana dönüyorum
Sessizlik gümüşten bir akşamüstü
Gelip oturuyor zeytin çekirdeklerinin yanına
Sana dönüyorum sana...
Soframı, yatağımı, acımı hazırla
..
Kırmızı bir şarap, ayaklarımı ıslatan dalgalar ılık esen rüzgâr. Sessizlik, bir tek yoksun. Şikâyetçi değilim ayrılığın o vahşi tadını seviyorum. Çünkü ayrılık olmasa kaçacağım bir deniz kıyısı olmayacak ve ben ruhumu dinlendiremeyeceğim. Bekli de kimsenin hayatına dahil olmak istemiyorum, yeterince çaba göstermiyorum. Hayallerime sığdıramıyorum kimseyi atımın arkasına bindireceğim siyahlara bürünmüş, siyah ojeli bir prenses yok sanırım.
Ve ardımda bıraktığım kadınlar, küfredebilirsiniz bana, sokakta beni gördüğünüzde elinizde başka bir elle hiçbir şey yaşanmamış gibi davranabilirsiniz, kırılmam.
Ya da yıllar sonra “Serkan tanıdın mı beni? ” diye sorduğunuzda pardon sizinle yatmış mıydık dediğimde o… çocuğu diyebilirsiniz hakkınız.
Ya da hiç bunları düşünmeden benim aşktan bir bok anlamayan adam olduğumu düşünüp affedebilirsiniz beni…
..
gecenin aydınlığını
sokak lambaları söndürür
bir sahile ulaşır ayaklarım
fısıltılarımı sessizlik büyütür
seni, sensizlik
ayaklarım denize dökülür
..
Her sessizlik yeni bir çığlık doğururmuş
aşkı Kaf Dağı'nda arayan için
Ne zümrüdü anka, ne de simurg yetişir uçtuğum aşka
Ama bekaretini kaybetmiş dünyanın gecesiyle evliyiz
ve hüzzam çalıyor şerefe kalkan kadehler.
..