Sana anlatacak sözlerim durgun nehiri batıracak kadar, şafakların vurgun sehirini yırtacak kadar çoktu. Senin ise bana üflediğin sessizlik hançeri. O hançerle; uykularım bölündü, yıldızlar başıma çöktü, yüreğim hüzünle döküldü. Sana değer veriyordum, ilgimi uzatıyordum, sevdamın asıl derdini sunuyordum. Değerlerin büstü olarak kalbime dikmiştim seni. Özlem yangınlarında sayfara dökülerek yazsamda, günlerin heyelanları üzerime yığılarak çıkış yolunu kazısamda... çilenin yakaladığı yaşamımdın. Sana yazılanlar; sevda torpağında filizlenen, duyguların yağmurunda beslenenmişti. İlhamını ise özlem çamurunda batırarak yüreğimi ıslatmış, düşüncelerimin balyozu ruhuma sataşarak serseri kalemimle satırlara yayılmış, derbeder ayaklarımla sahillerin karanlık dudağında bedenim kırılmış. Sana yazdıklarımı eser telifi içersinde gelecek kuşaklara aktaracağım. Otuzum dan sonra kitaplarla toplumun ızdırabını yansıtacağım, sosyal yarayı pansuman edecek zihni ve fikri güzelliği kucaklamış ve istikamet olmuş eserler. Artık sana olan yüreğim koptu, kalemim kırıldı, duygularım yırtıldı. Sen acı bir tebessümle çehrem geçmişin tablosunda donacaksın. Şayet sizde bir yerlerde makalelerimi okursanız yada kitap raflarında adımla karşılaşırsanız anıların tabağıını rüyaların mutfağına atarsınız ya tabağı kırar anlık anların dişinde kaybolmuş bir hiçliğin sokağı, ya da tabağı yıkarsın anı kuyusunda acı tat olsa da ömrün aynası gözlerime dokunur dersin... Seni artık duygularımın sandığından çıkarıyorum, düşüncelerimin zindanından salıyorum. Ben ise sahillerin karanlık dudağında derbeder ayaklarımı sürükleyerek sürgün veren uzaklıklara doğru gözlerimden kan, gönlümden ise ah yankısı denizin tokadına yanıt verecek. Bir yerlerde kitap raflarında adımla karşılaşırsan şunu söylemeyi unutma:
BİR VARMIŞ.... BİR YOKMUŞ
..
Bir tarafı kumsal bir tarafı deniz
Bir tarafı nefret bir tarafı aşk
Bir tarafı ölüm bir tarafı hayat
Sessizlik
Yokken gelmesini istediğin
Gelincede gitmesini beklediğin
Geçmişini duruşunu ve geleceğini
..
Uzar bir başladı mı, sabaha kadar;
Ulanır peşpeşe sularca akarak hatıralar;
Çığ düşer, gözlerden nem kapar tan;
Sessizlik yeşerir, çiçek açar sabaha kadar.
..
Bıraktım mâziyi anmam artık adını.
Kefene mâtem, toprağa sundum yâdını.
Karanlık ve sessizlik alkışlar şâdını.
O, benim değil, kaldırımların kadını.
..
Yalnızlığın insanı korkutan bir gelişi vardır
Günlerin saçlarını tarayan mavi bir rüzgardır
Bu sessizlik beni delirtecek yine sevgilim
Içimde yıldızlı geceler ıslık çalmaktadır...
..
Sessizlik
Ürkütücü bir sessizlik vardı,
Sıra,sıra dizilmiş taşlarda …
Dikkatlice baktım onlara.
Sesime, ses verin,
Tanıtın kendinizi bana:
..
Susmak iyidir an geldiğinde, yaşlanmadan gülebilen var mı ki hayatta.
Surat buruşur tekrarlanmamak amacıyla, bilakis odunlar gerektirir ateş için.
İnsanların dışa vuran eğrileri, doğrular kadar yanıltır.
Devr-i alem kapasa çenesini, sende kapasan.
Tavşan ayağından fazlasıdır şansa dokunmak, çevreleyen sesi kapatmak.
Cesaret ister tekrarlamak, bulabildiğince sessizlik sunar.
Ormanın tekelinde, döktüğün yapraklarının altında uyuyan karanlık.
..
"Farklı insanlar, aynı duygular,
Aynı yalnızlık, aynı sessizlik,
Hayat her zaman aynı,
Dönüp dolaşıp aynı şeyleri farklı şekilde yaşıyoruz."
..
Bir felsefedir aslında,
Gece yarısında sessizlik.
Ruhlar arılır gürültüden.
Düşler ayrılır umutsuzluktan.
Aşk sarar her yanını insanın.
Yücelir insan, gecenin huzurunda.
..
Sessizlik…
Mutluluğa alkış olan yani,
Kimi zaman boğar insanı huzurun arifesinde,
Saadet bezeli bir tebessüm kostümüyle.
Keser ayaklarını yerden ankalara inat.
Dünyalara sahipken yani.
..
"tabi yine yoktun.. kış mıydı bahar mıydı hatırlamıyorum. sen gelmiştin yağan kar'la.. kar dediğime göre kıştı herhalde.. seninle oturup sobanın dibinde koyu bi sessizliğe daldık.. gamzenden öpmek aklımın ucundan bile geçmedi, geçmiyordu.. sürekli elimde bir terleme, aklımda soru işaretleri.. ne desem, hangi konuyu açsam diye düşünüyordum; çünkü sen konuşmayacaktın, çünkü sen benimle hiç konuşmadın. ama biliyordum da bu sessizlik kötü. böyle susmaya devam edersek birimiz gidecekti.. dışarısı da soğuk kıyamam ki sana! ben gitmeliydim, seni de örtsem üstüme üşümem, herhalde, sanırım öyle olurdu; ki sen hiç ısıtmadın da beni, öyle allahsızca seviyordum seni işte / neyse sonra birşeyler oldu lakin çok geçmeden anladım kendi kendime konuştuğumu.. birileri çağırdı beni, gittim../ ve hep sordum kendi kendime? o yağan kar mıydı, yoksa sen miydin? biraz uyusam bu soruların cevabına bulur muydum? bilmiyorum / ama şunu bil, bazen sana çok küfrediyorum, sevdiğimden herhalde.."
..
Enginlere düşürdü,güneş pembe tülünü
Peşi sıra sürüdü,derdi kederi hüznü
Bir sessizlik bürüdü,mahzun garip gönlümü
Serap gibi göründü,yine akşamın gülü
..
Bazen kendi kendime kızıyor, kendi kendimden utanıyordum. Ya seni düşüncelerimden söküp atmalıydım, ya da bir yolunu bulup konuşmalıydım. Senin olmadığın bir yerde, sana sevda dolu sözler söylemek sadece ruhuma işkence etmek demekti.
Bir gün izledim.. Amacım çalıştığın yeri görmekti. Sana yakın olan insanları görmek, senin sesini duyan, seninle aynı ortamda yaşayan insanlara bakıp onlara gıpta etmekti. Arkamdan alay edip güleceklerini bile bile yan masada oturan adama aptalca sorular soran beni hiç fark etmedin. Aşk bir aptallık değimliydi ki.
Cuma günüydü. Eylül ayına inat pırıl pırıl bir güneş aydınlatıyordu şehrin sokaklarını. Beşiktaş iskelesinde Üsküdar vapurunu bekliyordum. Birden kalabalığın arasında seni gördüm. Yalnızdın. Aynı vapurla karşıya geçecektin. Deniz durdu.Rüzgar esmez oldu.. Bütün martılar derin bir sessizlik içinde havada asılı kaldı. Bütün kalabalık karakalem resimde gezinen silginin altında yok oldu.Bir sen vardın Beşiktaş iskelesinde bir de ben.
..
işte sessizlik sesimizle buluşuyor
farkında olmasak da
o şarkılar üzünç iklimi
harfler harfler harfler
harflerin yarattığı bir mutluluk bu...
.................................................................Tuğrul Asi BALKAR
..
yine bir sessizlik beliren
görünmeyen kamburumdur sırtımı büken
etrafımda görebildiğim tek şey keder
birileri söylemeli artık bunlar neye bedel...
..
Bugün onun doğum günü
Lanetler yağsın bugüne.
Muhtaç olsamda bir damla yaşa
Yine ben ayakta kalacağım...
Sıkıntı dört duvar olmuş
Baskı yapıyor,
Keşke karete öğrenseydim diyorum bazen!
..
Kızıl yeleli güneş, kambur dağları aştı,
Bir bulut ufuklardan, adım adım yaklaştı.
Kırlangıçlar belirdi, bakır göklerde önce,
Dağların kıyısına gölgeler dökülünce.
Sonra o yığın yığın, suyu çekilmiş evler,
..
206.
Hüznün en soylu ifadesidir erkek suskunluğu. Söyleyecek bir sürü şeyi olan ama ya hepsini tükettiğinden ya da hiçbir işe yaramadığını gördüğünden, sözleri içinde boğup uzun uzun susan bir adam varsa etrafınızda sakın üstüne gitmeyin. Bir kadının suskunluğu bir sürü anlama gelebilir ve son derece korkutucudur. Fırtına öncesi sessizlik deyiminin vücut bulmuş halidir bu durum. Ciddi bir süre sessiz kalan bir kadının (tabi böyle bir şey mümkünse) suskunluğu öfkeden beklentiye, pazarlıktan alıp başını gitmeye bir sürü ihtimali içinde barındırır. Muhtemelen o, etkili bir darbeye hazırlanmaktadır içten içe. Oysa çaresizlikten kaynaklı hüznün susturduğu adam çoğu zaman diliyle birlikte beynini de susturur. Pazarlık yoktur, öfke yoktur. Çaresizlik vardır. Biraz da yorgunluk. Yıllarca annem sustuğunda ve (nadiren olurdu bu) babam konuştuğunda oh dedim ben. (Anne, seni seviyorum, ama bu örneğe ihtiyacım vardı. Yoksa sen yine konuş hep..)
..
Bir sessizlik içinde, nefes dahi almadan,
Gelip geçiyor günler, beklemekten yılmadan,
Damlalar dökülürken, gözyaşının ardından,
Gözüm arıyor seni, hiç bir sual sormadan.
..
Kapatın pencereleri, duyulmasın hengame!
Örtün bütün perdeleri, girmesin gün ışığı!
Sessizlik, gönlüme derman, sedâdan muaf nâme.
Karanlık benimle bütün, ruhumun sarmaşığı.
..