Kalem kırıldı çocuk
Son uçurtma gökyüzündeyken
En özgür olduğu anda
Kuzey rüzgarlarıyla dans ederken.
Kalem kırıldı çocuk
Bir gemi yanaşıyor limana,
Kara kara bulutları ardına takmış.
İçinde binlerce yaralı ve ceset.
Onu oraya salan kim?
Her gün yüzlercesi yol alıyor,
Geçer zaman değişir de mevsimler,
Değişmez mi hiç manşetler.
Bir ses, bir çığlık, bir ölüm,
Kelimeler anlamsız, kelimeler zulüm.
İsimler, yöntemler, detaylar farklı.
Daha yirmi yaşIndaydı.
Hayalleri vardı, güzel hayaller.
Evlenecekti mesela.
Üç çocuğu olacaktı,
İki kız bir oğlan.
Seni sevmemek ne mümkün.
Yarı aç yarı sensiz uyanırken her gün.
Ararken gözlerim gün diye seni.
Ekmeği sevmek gibisin bir bilsen.
Dolaşırken içimde kan diye gölgen.
Yorulurken nefesim adının ilk hecesinde.
Beklemek seni.
Bir gün, belki umuduyla beklemek.
Temmuz ortasında, toprak gibi.
Yağmuru bekler gibi beklemek.
Sevmek seni.
Birgin, belki diyerek sevmek.
İçimde ölen bir şehir var.
Geçmişe doğru akar Asi nehri,
Ve bahar giysilerini giyinip gelir sarsıntılar.
İçimde ölen bir şehir var.
Sabah ezanına mutakip kıldılar cenazemi.
Göçtü insanlığın ar damarı.
Oraya bakardım, senin olduğun yere
Bir gün gelmesen diğer gün oradaydın
Neden gelirdin, niçin oradaydın bilmezdim.
Bense oraya bakardım, senin olduğun yere.
Gelmediğin günler sen kokmazdı hava
Sen yirmi dokuz Ekim'sin
İçimizde sevinç, gözde neşesin.
Dilde bitmeyen bir hece
Söylendikçe büyüyen cümlesin.
Sen yirmi dokuz Ekim'sin.
Bir gece yarısı geçmek şehrinden
İn cin uyurken kuytularda
Soğuk, buğulu camlarda hissetmek tenini
Bir gece yarısı düşlemek seni.
Gözlerin nasıl da güzeldir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!