Yine sokaklar ıssız ve karanlık.
Yüreğimde şimşekler çakıyor,
Acıyla yere düşen her damla,
Sanki, sanki acımı paylaşıyor.
Ve parçalıyor içimi yağmur.
Ol maşuk ki bir gamzeyle aşığını yâr eder,
Âşık oldum deyip evvel yâri bahtiyar eder.
Meftun olup aldanma sen gönül yardan geçer,
Bir dem gelip yâr dediğin, bir dem gelir ağyar eder…
Güvenme gayrı kendinden öte varlığa,
Dışarıdayım şimdi, içerdekinden daha tutsak…
Zor geliyor nefes almak, ışık gözlerimi alıyor!
Karanlıkta bir yanım hücresinde duruyor,
Yüreksiz bir beden dolaşıyor, kahpece avluda! ..
Zaman öyle zor geçiyor…
Tarifi yok geçen zamanın, geleceği yok giden ömrün ve baharın…
Bir bilsen şimdi ne kadar uzaktayım,
Aramızda aşılmaz dağlar, uçurumlar.
Ellerim sema’ya kaldırıp ta yazdığım,
Yıldızlarla noktaladığım cümleler.
Yağmurdan mürekkeple karaladığım mektuplarım…
Bir Şiir Yazıyorum Şimdi,
Sonu Çok Uzak...
İnsan Ömrü Kadar Vaadi.
Doğarken Başladığım Ancak;
Ölürken Bitmeyecek...
Ben hayata bir gecekonduda başladım…
Hatırlıyorum da o ev ne kadarda soğuktu,
Kışın perdesi yırtık pencerenin önüne geçer,
Karın yere her düşüşünde içimdeki soğuğu hissederdim.
Ve o perdesi yırtık pencerenin önünde içim geçerdi bir an.
Umuda yolculuktu son vapurda İstanbul,
Yelkenleri suya düşmüş Anadolu sultanı…
Sırtında ağır bir yük, elinde bir beyaz bavul,
Hangi tepenin ardında saklıdır cananı…
Maziye bir buse gönderse çatlayacak,
‘Aşk’ üç harf, tek hece...
‘Aşk’ kimsesiz buğulu bir gecede,
‘Aşk’ sabahında ayazın, bir çığlık gökyüzünde,
‘Aşk’ avaz, avaz bağırıyor dizleri üzerinde.
Islak banklarda nemli gazete kağıtlarına yazılı,
Ey gidi Sakarya kalk ayağa,
Kalk ta bir bak etrafına.
Dursun artık üzerinde yapılan bu fuhuş bu zina,
Yoksa kalkacak altında yatan binlerce şehit ayağa.
Yetmedi mi sana yapılan haksızlık ve ihanet?
Ahi pervaneyem etrafında bir yaban gülüsen,
Zor zanaat edindim halime perişan-ı berduşem.
Bir iz düşümündeyse muhabbeti dermanımı saklamışem,
Kal öte yanımda ben sana iadem…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!