Ne çok sustuklarım varmış.
Ne gereksiz susmadıklarım.
İnsan bilemiyor bazen.
Sevda susmayı mı gerektirir,
Söylemeyi mi yoksa?
Bilemedim bende.
Hiç olmazsa,
İkinci yarısına yetişirim,
Dediğin maçın,
Tüm golleri,
İlk yarıda atılmış olur ya hani.
Hayat bazen o kadar zamansız işte.
Oturup bir gün seni yazsam.
Bu işin ucu Sümerlere kadar gider.
Öyle derin işte ben de ki sen.
Anlatabilmem için bunu,
Önce yazının icadını anlatmam gerek.
Dünya oyun yeri,
Oyunun adı,saklambaç.
Ecel bin gözlü ebe,
Nereye kaçarsan kaç.
Bilmez başka bir kelam,
Daha demin buradan,
Geçmedin mi sen?
Yoksa zihnimde mi o,
Hep senli resmi şölen?
Beni düşünüyor musun sık sık?
Uykudan uyanınca hala ilk aklına gelen şey miyim?
Ya da sevdiğim bir şeyi yerken,
Hani tam yutmak üzereyken,
Doluyor mu gözlerin?
Bir şarkı çalınca radyoda,
Kalbimi sit alanı ilan ettim,
Tek bir çivi çakılamasın diye izinsiz.
Ve silinmesin sonsuza dek diye,
Sana ait en ufak bir iz.
Renklerimi satıyordum,
Elimde yalnız siyah kaldı.
Kıyamadım ona;
Yokluğundan hatıraydı.
Bazı şiirler,
Çok yazılası olur.
Bazıları,
Çok okunası.
Sen de benim şiirim ol,
Hep yazılıp,hep okunası.
Anlatamıyorum bir türlü,
Seni anlatamıyorum.
Hani güneş tutulması diye bir şey var ya.
İşte öylece,
Sözlerim sönüyor senin yanında.
Her satıra sanki karanlık çöküyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!