Bir Akşam Meyhanesi
Ayağı kırık masa bizimki,
Üstünde kırmızı gül resmi,
Liman ağzına bakan,
İki kişilik masa—
İsterdim ki,
hasretin ateşi yüreğimde kor gibi yanarken
kalbim buz mavisinde donup yetim kalmasın.
Acılar, avuçlarımda gözyaşıyla kurumadan
senin değdiğin yerde
hiçbir acı yeşermesin.
Bir Garip Vazo
Neden kimse görmez beni?
Hep masa başındayım, hazırım oysa.
İçimdeki su bile kıskanır beni,
kirletir.
Bir Sıkımlık Can
Aynada baktım yüzüme, ne eksik ne fazla,
İki gözüm, iki kaşım, dertle dolu başım.
Göğsümde tutuk bir fırtına,
Yorgun gözlerim, kırık düşlerim var.
Dağ Gölgesi
Aklım başımda mı,
bilmiyorum.
Rüzgâr bir iç çekiş gibi
uçurumlara konuşur.
Derya Kadar Dert
Sür denize kaptan, okyanusa,
Balıkların sevincini birlikte görelim.
Bayram günü gurbet elde,
Bir yanım çocuk kahkahaları,
Durgun su
İçimde yılların sessiz, derin yankısı
İçimde umutların tükendiği yer
Kıvılcımlar yüreğimde çoğalır
Üstümde eski dumanlar, gözlerim alev kırmızısı
Eksik Bir Düş
Anne, anne... dedim, sesim döndü boşluğa,
İnsanlar vardı, ama ben yoktum kendimde.
Bir ben miydim bu dünyada hep uzağa bakan?
Bir düş içinde kaybolmuş gibiydim kendimce.
Fırtına
Az önce yüreğimde bir fırtına koptu,
Kalbim eriyen mum gibi içime aktı.
Umutlarım, kırlangıç yuvası gibi dağıldı,
Her yanım, çilenin gözyaşında savrulan bir damla.
Gelinciğin Rengi
Sedat yaşar
Bilir misin dağları,
Kayaların yosunundan içtiğim damla
Meşe ağacını?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!