Ne değişir bilmiyorum
Bildiklerim yetiyor acımı harlamaya
Herkesin tekmelediği bir köpeği sevsem hırlıyor bana
Bir zalim yaşasın diye
Kalbimi bağışlasam
Ruhumu da istiyor bedenimden
Var mı çocuk olmaktan öte bir dünya bilemeyenlerdenim.
Hem bizim kapılarımız hep mavidir bilir misiniz?
Küçükken evimizin bulutlarda olduğunu düşünürdüm.
Sanki avlunun kapısı açılınca gökyüzünden aşağıya düşecekmişiz gibi kokardım.
Bir tek ben öyle düşünmezmişim ne garip!
Aynı sokakta oturduğumuz bütün arkadaşlarımda öyle düşünürmüş.
Belki görürüm diye Munzur’un akan soğuk suyunda suretini
Boyun eğdim akıp giden zamana
İçimi ısıtır sandım hasretin
Anla ki yine yeniden yanıldım
Bir seher vakti
Ne yazsam olmuyor.
Oysa kuştüyü verdim avuçlarına,
Parmak uçların acımasın diye...
Yazardın sandım bizi.
Belki divit ucu ile...
Yazmadın!
Ne yazsam olmuyor.
Oysa kuştüyü verdim avuçlarına,
Parmak uçların acımasın diye...
Yazardın sandım bizi.
Belki divit ucu ile...
Yazmadın!
Yoktur bir çocuğun kaygıları vatanı ve bayrağı
Büyüdükçe kirlenir bir çocuk
Büyüdükçe küçülür ufku
Bir çocuğu kirletende bir çocuktur üstelik
Gözlerini açtığı anda ceplerine doldurulur kendine ait olmayan her şey
Neydi seni içime düşüren
Hangi mevsimin çiçeğisin bilmediğim
Hoş gelmen normaldi ama
Keşke kokunu bırakıp gitmeseydin
Hangi toprağın bağrından,
Hangi coğrafyanın suyundan geldin...
Kopsun artık bir tufan yardan
Nuh’a söyle yeniden kirlendi dünya.
Aşklar sevgiler dostluklar kalmadı
Vitrinleri süsledi mutluluklar
Artık herkesin bir fiyatı var
Sanma ki parmaklarımın arasında tutuşan yangınım
Yüreğimde ki yangından daha büyük
Her yangında tutuşmaz insan
Alışkanlıksa eğer yaşadıklarım
Her nefeste içime çektiğim seninle yaşadığım anılarım
İçimdeki hüznü üflerken gökyüzüne
Ne zaman küçük bir kız çocuğu görsem saçları uzun tutamam göz yaşlarımı
Hıçkırıklara boğulurum
Boğazım düğümlenir.
Çünkü kısadır benim saçlarım.
Doğduğum gün kaybetmişim annemi
Saçlarımı üvey annem tarardı hep!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!