Efsuni firakta kaldı nigâhım
Afil oldu hanem, ikametgâhım
Hiç mümkün mü cafi olam ben sana?
Mecruhum, yetiş canan, ümidgâhım!
Rabb’im ayırmasın beni imandan
Gitmek istemem o nurlu limandan
Gül kokulu Resul, nurlu simandan
Mahşer gecesinde mahrum eyleme!
Rabb’e götürmeyen kanat değildir
İsyanım yok fakat görmedim rahat
Hayatım ramakta geçiyor benim
Zorda kalıyorum, zordayım heyhat!
Ömrüm muallakta geçiyor benim
Zenginlik dediğin bir kuru saman
Kimde baki durmuş, kimde duracak?
Boşa harcadığım değerli zaman
Kabr altında benden hesap soracak
Bildim ahirette geçer parayı
Ne vurgun, soygun yaptık, ne de haram yedik
Ne beynimiz harap, ne imanımız gedik
Elimizde olsa ah! Sevmek mümkün değil
Bir Mustafa sevdik, O’na da Resul dedik!
İçimde bir düş var, düşle dalaşır
Cengi kesip birbiriyle yalaşır
Ben yalan dünyada çıplak gezerken
Sefil tilki bile kürkle dolaşır
Sıcaklar çekilir olan yine dile olur
Çekilmeli dertler! Çekilmezse çile olur
Takdir-i İlahi bu, çıkamazsın dışına
Kış istemese bile bahara köle olur
Dünya yalancı cennet, bin bir hile, bir vaat
Ölçü şu: zalime isyan, Allah'a itaat
Varsın geceye dönsün davamızın sabahı
Tapınsınlar koltuğa, helal görüp günahı
Zerre kadar korkum yok işkenceden, sürgünden
Ben vekil bildim kendime Hazreti Allah'ı!
ilginç kalemden dökülenler
kutlarım
namık cem