Bu benim şansım, kıskanmayın dostlar;
Altın kalpli özel bir sevgilim var.
Kumar bilmem ama aşkta kazandım.
Onu sevdim, mutlulukla tanıştım.
Rüzgâr mı çıkardı karşıma onu,
Valizim de hazır son sözlerim de.
Yöneleceğim kapıya usulca.
Duygular küllenecek yüreğimde.
Çekip gitmem hiç de zor olmayacak.
Gözyaşı aramayın gözlerimde,
“Ben gizli gizli ağlarım.” diyordun.
Gözlerin inkâr ederken nasıl inanayım?
Düşmanca ve nefretle bakıyordun,
Yemin etsen de boşuna, nasıl inanayım?
Gerçi ağlamak gayet kolay bir yol;
İlk olarak, yalın ve mekanik bir ses tonuyla damdan düşercesine şu sözler işitilir:
“Çanakkale, Atatürk’ün de bir nişanıdır.”
Çanakkale, çağlar boyu destanların özüdür.
Çanakkale, yeni Türkiye’mizin önsözüdür. Fazıl Hüsnü Dağlarca
Ayşe, son baharımda açan güzel kır çiçeği,
Yalan ve gamlı dünyanın ümit veren gerçeği.
Şenlendi seninle, yalnızlıktan kavrulan gönlüm;
Evet deyince sevindim, tekrar hayata döndüm.
Sevgiyi tattır bana Ayşem, mahremin olayım;
Ey aşk
Işığımı söndürsen de çiçeğimi soldursan da
Saçımı başımı yoldursan da
Sana boyun eğmeyeceğim
Senden korkmuyorum ey aşk kaşlarını çatma öyle
Ruhumda koskoca bir istidat var
Dostum olsun isterim tüm insanlar
Ve gönlümü doldursun sâdık bir yâr
Gel gör ki zaman sınırlı, mekân dar
“Zaman sınırlı, mekân dar.” diyorum
Kim demiş erkekler ağlamaz diye?
Erkekler, hem de gerçekten ağlar.
Kim demiş erkekler ağlamaz diye?
Mehtapsız akşamlar beni hep ağlatırlar.
Gönlümden kopan damlaları engellemek niye,
Aşk ansızın çalar kapıyı, haber vermez hiç !
Aşk aşktır. Aşk başkaca bir şeye benzemez hiç!
O gelmişse şayet, yürekler yanar kavrulur,
Gerçek âşık olmayan, kahrını çekemez hiç!
Âşıksan şikâyet etme gözündeki yaştan,
Heey gidi Hazret-i Kays hey!
Ettin de buldun mu yâ Kays?
Olup biteni duydun mu yâ Kays?
Aklını başına devşir koçum, gerçeği gör artık.
Zaman âhir zaman; kafalar kahpe, bedenler satılık.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!