Demir aldım karanlık gecelerden,
Ümit deryasına sürdüm gemimi.
Onlarla ruhuma akan renklerden
Bir düş dünyasında buldum kendimi.
Uçuyorum onlarla ebedlere,
Şiir yazmayı bırakıyorum ben.
İstersen anlatabilirim neden:
Tek değil aslında nedenleri çok.
Sözümden dönemem yaydan çıktı ok.
Artık bence şiirin gereği yok.
Yunus Emre, İbrahim Hakkı, Pir Sultan,
Kısakürek, Ersoy ve Bediüzzaman…
Vefâ borçluyuz bu üstadlarımıza;
Elmas sözleri hep ışık tutsun yolumuza.
Ey insan! Kendini oku, kendini bil.
Aç köpekler uluyor
Karanlık sokaklarda.
Yağmurun tıkırtısı duyuluyor
Pas tutmuş saçaklarda.
Hafakanlar basıyor gece boyunca;
Alnın cama dayalı, gözün yollarda.
Uzundur, incedir, sürer gündüz ve gece;
Hayâllerden gerçeklere taşır bizi yol.
Sanki hepimize sorulan bir bilmece;
Bileni de bilmeyeni de kuşatır yol.
Getirir götürür, ömür boyunca uzar.
Anılarımla yalpalarken gemim,
Derdim güler ve ümitlerim ağlar.
Kuşattınız geleceğimi benim,
Kaderimin işbirlikçisi yollar.
Bakıyorum uzayıp giden yola
Her şeyi, herkesi hoş görüyorsun.
Gözümden kaçmıyor, haberin olsun.
Bundan dolayı sevgili sultanım,
Gönlümde yeni tahtlar kuruyorsun.
Güzelim, hiç mi bilmezsin kem bakış?
Işıkları söndürme sevgilim,
Söndürme lütfen.
Koynundaki bir başkası değil,
Benim, ben.
Seni canından çok seven.
Ve ömrünü emrine veren.
“Aşkıma lâyık değilsin.” diyemem;
Belki zoruna gider, üzülürsün.
Seni incitmeyi ise istemem;
“Suç bendeydi.” diyeceğim, görürsün.
Tanımadan sevmek hatadır inan.
Bu şiiri de ona yazdım ama bilmesin.
Ona okumayacağım.
Haberi olmasın ne durumdayım.
Ona gerçeği anlatmayacağım.
“Sabahları yine güneş doğuyor,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!