İlk kez avucumda çıkmıştın, falcının dudağından,
Anlattıkça anlattı resmini çizdim boşluğa,
Ne olurdu sanki seni görmeseydim,
Ne oldu bana, ne haller geldi başıma?
Bilmiyorum bana ne yaptın?
Acı veren tek şey sevdiğini bilmemem…
Dert içime düşünce, sıkıldım sen susunca,
Anlat dedi usulca, ben dinlerim ağlarım.
Unutmadım dün gibi, sevmiş hem vurulmuştum.
Ürkmüştüm ki gölgemden, ben o gün firardaydım,
Yardaydım, yaradaydım, bir garip diyardaydım,
Bir bilsen neredeydim, dinle bak söylüyorum,
Dün yine postadan mektubun çıktı
İçimi bir sevinç sardı bilesin.
Ellerim yoruldu, gözlerim doldu
Bütün kalemleri kırdım bilesin.
Usul usul açtım zarfı bir yandan
Zamanın damarlarına verirken mutluluk serumunu,
Ararım öfkesiz, acısız
Yaşanacak kayıp şehri.
Doğmadan daha
Güneşi durdurup sensiz sabahlara.
Meyvedeki ağaca balta vuran elleri kırıp bir bir
Özlediğim bir sen varsın,
Bir de o saf çocukluğum,
Bana kalsa büyümezdim,
Belki ondan burukluğum.
Yağmur düşer kirpiklerime,
Nasıl zorsa batan güneşi durdurmak
Geçen ömrü geri getirmek
Ve haykıran duyguları susturmak.
İşte onlardan daha zor
Seni hapsettiğim kalbimden çıkarmak
27.11.1996
Ah be yazım,
Bittin ya, tükenmedi hiç ayazım.
Yastayım,
Gecenin karanlığındaki kadar beyazım.
Dokun taşlaşmış kalbime,
Gülmek ne ki, tebessüme hasret yüzüm.
Burası gurbet,
Kar yağıyor yine
Üşüyorum, yalnızım.
Kar yağıyor yalnızlığıma
Beyazın sıcaklığı memleketi hatırlatıyor
Ve ısınıyorum…
Gün doğarken mahzun meke ardından
Benimde içimde bir şeyler doğar
Ve yeşerir ketirlerde nice yabani kekik
Yeşerir içimde yeni umutlar
Kalk der içimden bir ses
Bir şeyler yap, yeni bir gün yeni bir umut demek
Bilir misin güzelim sen olmadan senli yaşadığım günleri
Bilir misin kavga ettiğimiz, sonra sarılarak barıştığımız dünleri
Bilir misin adlarını henüz koymadığımız altın saçlı bebekleri
Ben bunlarla yaşadım, avundum, güldüm, ağladım,
Seni tanıdığım o günden beri…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!