Uyanın ey millet,uyanın artık!
Uykular bölünsün,isterim gardaş
Yeter bunca zillet,kapansın yırtık
Kaygılar silinsin,isterim gardaş
Bayrağa söz eder,kendini bilmez
Kaldırımlara düşmüş
yönü belirsiz
yorgun ayaklar...
Köhne hayata küsmüş
dünü belirsiz
Zamanı eledim her bir yaşımda
Toplandı başıma iş birer birer
Felek atı ile koştu peşimde
Akıttım gözümden yaş birer birer
Eylül'ün yirmidördü,gazel gazel topraklar
Hayalin tek ümidim, oturmuş ağlıyorum...
Dilerim şen olursun, dualarım seninle
Şu gönlüm kafesiyle,dört duvarlı kör zindan! ..
Öyle biçareyim ki, avuntum hayalinle
DÜNYA
Dünya denilen sahne iki perdeliktir
Gel ve git; gerisi yaşanan gündeliktir.
Böylesi zalim dünyanın
İçindeyiz çok Efyâr’ım
Gideceğiz bugün yarın
Son nefese bak Efyâr’ım!
Gördüm sabah keyfini, aşk türküsü dilinde
Karlar yağmış üstüne, soğuk diyar ilinde
Terrenümü nazlıca, gözyaşı mendilinde
Toprağa yüz sürerek, bekleyeceğim seni
Kendin gelemesen de, gönder bana gölgeni
Doyur ne olursun gel, gönlü gözü açları
Görebilsem rüyamı, üç asır göremedim?
Gelmek için bağrına, gür çağlasam Ey Nebi!
Sana gönül,dünyamı, muttasıl veremedim
Vermek için uğruna, zar ağlasam Ey Nebi!
Seni anlamaz başı...suy eylesem? Ey Nebi!
Bana da bir yol aç, gel olsam şehirlerde...
Buz tutarken ellerim, şu gönlüm çok sıcaktı
Gör diye yalvarıyor, içimden taşıyordum
Görmedin be belalım, bakışların kaçaktı
Ciğerler’im kavrulmuş, öylece yaşıyordum
Yazgıma değer katan, bilinmeyen farkımdın
Yazılmamış güftem, söylenmemiş şarkımdın
Atmayı unuttu kalp, seni gördüğü anda
Çatır çatır kururdu; ıhlamur ağaçları!
Umut ekmeğim oldu, hasatsız şu harmanda
Kestiğin günden beri,uzamaz hiç saçları
İçimde büyüttüğüm,çıkarsız o güzelin
Öbek öbek dizildi,bir kenarda suçları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!