Başıda sonuda sana çıkıyor tüm eylemlerin…
Susuşların hükmünde sesi intiharın…
Bölünen sadece ekmek olmalıydı…uykular değil…
Vee düşünce ateş ocağın ortasına…
Kavrulan aş olmalıydı…can değil…
Rüzgarın sesi
Çatında ıslık tutalı
Asra düşmüş nasırdan dünleri...
Dergule ateş düşmüş...
Kınından keskin yaş çıkmış
Çoktan soğumuş elleri..
Şiirler diline devrildiği vakit
Türküler düşür ağzın harından...
Ellerin tellere deydiği zaman
Tut yüreği vur ömrün bamından
Topladın mı uykuları
Kör kuyu…
Çekilir suyun dibin efkarına…o beyaz koridorda telefe çıkar aklım…
Katlim vacip olmuş tüm cihana…geçmiş işgalden yana…
Sığınır kırkaltılığım kolları sancıma sabit duranda
Seferi karanlık.. yokluğun zifir..
Kolla…
Köz yatağı oldu yüreğim…
Aklımı göynüme devşirdiğimden beri bu haldeyim…
Ahıma uğramış yıllarım…peşinde çıkmazım…
Sola yüklü türküler yakılır elin oğluna…
Bir ağıtki tozunda rafın….
Çayımda anason deminde ateş...
içimin sokaklarında volta atar güneşin...
ayan karanlıktır sabahlara...
Düşmeyen akla nasıl uğrar bi insan...
Sövmekte sevmekten yana bazen...
Ağız dolusu küfre çıkar yokluğun...
Benim ilik tutmayan şehrim
Kollarını tersten giydiğim
Mavidir kuşağı ellerimi
anadoludan düğümlediğim
Uykumdasın, uyanışımda
Geceme yorgan sözlerin en soğuk yanıma...
Başımı göğsün üstüne koyduğumdan beri
Bitesiye hasretim soluna...
neçe ben şimdi
o merdiven başlarına uzanan ayak uçları...
dokunurken dudağına çırpınan kuş canı...
bi avuçluk gövdeme
koca bir dev adamı sığdırdım
tıka basa...
Bir ağustos öğleninde
Adın duyuldu haberlerde
Yatırmışlar bir dereye taşlar koyup üzerine
Bildi köylü sustu öyle
Kan ağladı bütün ülke
Katilleri sakladılar bir abdest bir namaz ile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!