Sözün yastığın olsun ömür
Dönme yolundan
Dilin kulağın olsun gönül
Etme varından
Ey yürek Ülkem
Sen şimdi alıp sazı
Vurunca yüreğin teline parmakları
Avazın duman olup
Sızlatır olanca varımı
Neçe...
Yol çizen çizgilerinde halın
lisan bilmez gönül bağın
Taş değil yürektir bağra basılan
Göbeğinde iz gibi ezelin varın...
FİRAR MAKAMI
Gözlerinin ellerine ateş sürülmüş
Yakımında canı cihanın
Yüreğinin ağıdından giyinmiş
Cebindedir soylu viranın
Dokunduğun her ten biraz katilim
Öptüğün dudaklarda oldu cenaze törenim
Ben yeşertemedim ya yüreğini...
Yüreğinin değdiği her yer felaketim
Hangi dağ kaldı aşmadığım
Ağlama geçicek demişti baban...
O yalan söylemez sana...
Gördüğün en güzel adam...
Kafesinde göğsün iki çivi çakılmış...
Nasılda inatla varım diyorsun
Diyorsun ya hani
Geldim...
Tüm korkuları korkutarak ve sığınarak olmayan cesaretime...
Yıllardır bitmek bilmeyen o heycanla koyun koyuna hemde...
Soluna uzanan ömür bıraktım yürek eşiğine...
Tüm kusurlarımı tutarak elimde
Düşe kalka sevdim...
Sesin karışmış dağ soluma…
Acım yasının ötesi berisi olmuş…
Geceye ayaz vurmuş…döşümde vakti güz…
Sessiz sedasız kavuşur yapışır umut ılığından tene…
Soyludur bundan kayboluş…
Bir dağ tortusu eteğinde …
Soyun ömrüme ruhun
Gecene yüz sürem gününe ay
Ola ki dönülür yolun
Erirde can beklim durur...
O ateşten göze düşe bi nem
Yolsuzluğunda gün…
gülüşden çalan…
Dünümde döşümde düşümde…dağına sığınmış viran…
Ey adının kanıtı ayında gece tetikte el pençe divan
Hasreti giydirir ölümden başka…
Geceyi indirir günümden aşağa…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!