Belki Gezi'de
muhalif bir ağacın koynundasın
yeni uyanmışsın
kıyamam
mahmur sesizliğini
öpmeye...
Uzak zamanların
yakın yalnızlıklarında
kaybolmak
öyle ağır
öyle kabus
hiçlikler ki...
pat pat pat
biri babamın 29 ekim pat ı
diğeri amcamın vakitsiz
ay tutulması pat ı
rüzgara yazılan pat lar...
dün akşamüstü terasta
bir güvercinle karşılaştık
irkildi güvercin çabukluğuyla
titreyen düşüncelerimde bir şey diyemeden
kanat açtı ruhumun önüne
gümüş parlağı bir güz akşamı
bende kalan yaz eşyalarına baktım
teninle sarmaşık giysilerin arasında
zevkle çırpınan o dans figürlerinde kayboldum
gümüş parlağı bir güz akşamı
Kendini ekebilmek toprağında
sürgünler verebilmek kendin olarak
kendini gezdirebilmek evreninde
kendi sesinle
kendi ellerinle
kendi kokusunda
Sen geldin mi
ey sabah!
ne çabuk...
daha biz akşamın ötesinde
nefesimizi yutamadan
selamımızı okşayamadan
Bir koku istiyorum
bir ama ya gökkuşağı rengi gibi
Malatya demirciler çarşısında
bir bakırcı çırağının özlediği çilek kokusu
Basmane de bir berber çırağının yediği
mis kokulu pilav üstü nohut gibi
Şimşek zamanların
alesta anlarında
seninle uçmak
seninle frenlenmek
haziran
temmuz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!