Bir adam sevmişim öyle bir adam ki
Çocukken babamdan dinleyipte inanmadığım peri masallarına beni tüm ruhumla inandiran...
Bir adam sevmişim ki bir gülüşüne gökteki bütün yıldızları izlemekten ve dilek tutmaktan vazgeçtiğim.
Öyle bir adam ki gözlerini şarap gibi kadeh kadeh içtiğim, başımı döndüren sevgisiyle hayal kırıklıklarimla bile dans ettiğim...
Öyle bir adam sevmişim ki bana dünyada tek özel ve en güzel kadın olduğumu hissettiren , bana prenses gibi davranan ve çok güzel inanılması güç hayallere uyanmamı sağlayan.
Şimdi bakma bana öyle yıkık dökük ey adam!
Adam ile erkeği ayırmak.....
1. Evet her adam erkektir ama ne yazık ki
her erkek adam değildir...
Çünkü adam olmak erkeklik gibi cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.
Bir adamı önce karakteri ele verir!
Bir ağaç düşün ki ; kökleriyle dallarıyla; önünde açan çiçeği adeta sarıp sarmalamiş ; onu yağmurlardan da ; karlardan da ; güneşten de korumaya çalışıyor; sonra o ağacın dalları kuruyor; çiçek meydanda kalıyor ; artık ağaca kızmaya başlıyor; bu ağaç hani beni daima koruyacaktı ; hani üzerime titriyor ; seviyordu beni diye düşünüyor; kökleriyle bana bağlanmış; dallarıyla beni sarmıştı; hani dallarinin yeşilliği ikimizin gücüyle; aramızdaki sevgi bağından oluyordu ; peki şimdi bu ağacın dalları neden kuruyup gitti üstelik yaşamak ve beni yaşatmak için bir gayreti de yok ; bunları günlerce; aylarca düşünüyor; ağacı suçlamakla gözünü öyle bir hırs bürümüş ki ; başka hiçbir şey sorgulamiyor ; etrafındaki diğer ağaçlara bakıyor bakıyor ki hepsinin dalları yemyeşil sonra çiçek zamanla üzüntüden solup gidiyor çiçeklerini dökmeye başlıyor; Aslında ağaç en başından çiçeği korumaya çalışmasaydi onu bu kadar sevmeseydi ; o çiçek hiç solmayacakti ; meğer ağaç onu yağmurlardan; kardan korumaya çalışırken kendinden koruyamamiş ; çünkü o çiçek kendi kendine var olmuştu; ağaçla ilgisi yoktu ; onun güvensizliği kendine ; toprağına değil ; çiçeklerine değil ; ağacın "seni daima sevgimle yaşatacağım" sözüne koşulsuz güvenindendi.
Sonra peki ? O çiçek birdaha hiçbir ağacın; yanında var olmayı dilemedi kendi kendine solmayi tercih etti ; beni bu kadar çok seven bu ağaç bile bana böyle zarar verdiyse ; çiçeklerimi incittiyse ; toprağimda tutunamadiysam ; bir başka ağaç ne yapmaz ki bana diye o güvensizliğe kendini mahkûm etti ve çiçek günden güne solarken bile ağaca sevgi duydu ; kimbilir belki ağaç hastaydı ; belki mutsuz ; belki çok yaşlıydi ancak netice olarak ikisi de toprağa tutunamadı ve birbirlerine yanlış bir sevgi besleyerek yok olup gittiler ; zamanla birbirlerini yok ettiler ; hemde bunu sevgiyle yaptılar; topla tüfekle değil ; sevgi sözcükleriyle ; vaatlerle ; sevgiyle birbirlerine savaş açtılar; ve belki de en acı; en yok edici savaştı bu tarihte görülen ; kinle başlardı savaşlar ve kinle biterdi oysa bu savaş sevgiyle başlayıp sevgiyle bitmişti...
Ah benim beyaz gelinlikli yüreğim
Sen vaktinde tutupta kimlere sevdalandın ?
Yalan söylemişler sana ...
Sevdayı çok başka anlatmışlar...
Hiç tuttu mu ki ellerinden
Bıraktı diye hayiflaniyorsun ?
Bundan sonra hayatıma girecek kişiyi sonsuza kadar benimle kalacak olarak zihnimde kodlamayacağım...
Özellikle bir baba figürü olarak görmeyeceğim.
Herşeye hazırlıklı olacağım.
Kendime andım olsun...
Artık uyu, melekler yolladım yanı başına
Birlikte uyanmaya sözüm olsun, artık uyu
Uzat elini pencerenden, aynı gökyüzünün rengi
Hasretin dili anlatır beni
Gezegenin en güzel evi
Senin kalbin, ey sevgili
Hakk' a kavuştu haberini alsam bile yârdan birgün...
Sanmasin yıkılırım ...
Olur uğruna bu viran-ı gönül
Sanmasin ; ardından ağıtlar yakarım
Sanmasın ki ; ben ona hâlâ yârım
Elden de uzak ; onu sevmiş bir günahkârım...
Sensiz bu şehir karanlık
Sensiz bu şehir ıssız ve terk edilmiş
Yağmurun değdiği toprak kokusuna gözyaşları sinmiş
Buram buram gidişin kokuyor
Bu veda havası beni ürkütüyor
Bana senin kokunu getiren şehir
Babam birkere lunaparktan dönerken elimde pamuk şeker yere düştüğümde bana elini uzatmıştı ben kendim kalkamayınca beni kaldırmıştı kucağına almıştı sonra beni bir banka oturtmuştu dizim kanıyordu ve acıyordu o gün ben çok ağlamıştım "baba canım çok acıyor " demistim babam diz çöküp bacağıma doğru üflemişti "hâlâ acıyor mu " demişti
"Evet babacım biraz acıyor ne zaman geçer acimaz " demistim. Babam da bunun üzerine bana bakıp tebessüm etmişti.
"Hemen geçmez kızım zaman lazım " diye karşılık vermişti.
"Hemen geçemez mi ne olur hemen geçsin babacım "
Babam da
"Ağlama yağmur gözlü masumum hemen geçen birşey yok ki hayatta bu geçsin keşke hemen geçse ama hayat senin kadar masum değil küçüğüm dizindeki yara senin kadar masum değil bak canını acıtıyor ama biraz daha dikkatli olsaydın koşmasaydın düşmezdin küçüğüm o zaman bir yerin acımazdı işte bunun için canının biraz acıması gerek birşeyler öğrenmen için ya birşeylerin değerini öğrenmen yada birşeylerin bedelini ödemen için işte insanın cani bu yüzden acıması gerekir belki bugünü hiç unutamayacaksın ama acısı geçecek kizim ki bugün senin en mutlu günündü bilyorum insan en mutlu olduğu an yaşadığı acıyı unutamazmış sende öyle ama bazen ağlamak da gerekir en az gülmek kadar neden biliyor musun çünkü daha güçlü olursun her defasında daha güçlü. Üzülme küçüğüm şimdi o yarayı yara bandıyla kapatacağız ve geçecek ama biraz sabırlı ol anlaştık mi "
Bazı insanlar, hayatlarında mutlu olma fırsatını yakalasa bile bunu göremeyecek kadar kördür. Kendilerine sunulan sevgiyi, ilgiyi ve fedakârlığı hak etmedikleri hâlde tüketirler. Onlara ne kadar iyi davranırsan davran, bunu anlamazlar, kıymetini bilmezler. Çünkü gerçek sevgiye değer verecek bir kalpleri yoktur.
https://lyricstranslate.com/tr/kukavica-korkak.html-0