Parmağında var diur bir yüzük,
Yoksa sözlümisun,nişanlimisun de bağa,
Çaykara dan kopayimisun,evlenecemisun,
Hani bağa söz vermişidun,
Evlenecek hani mutli olacaktun.
Ben senden hep sevdiceğim diye bahsettim
Hala da öyle bahsediyorum sevdiceğim
İsmin önemsiz, biliyorum sen bu şiirimi
Nasılsa okumayacaksın
Belki bir gün gözün ilişir de alınırsın,
Anlarsın sana olduğunu.
Dört duvar arasında mı mahkumluk,
Doğayı, Güneşi, Yıldızları görememek mi,
O kalabalık şehirleri, insanları,
Uçan kuşları, kelebekleri, meleyen kuzuları,
Denizi dalgaları, plajda kalabalığı,
Sarmaş dolaş, öpüşen, el ele sevgililerimi,
O akşam dönüşünü beklediğim,
Alevli on iki penceresi,
Dış bulvarın kara çizgisini,
Yangın ateşiyle aydınlatan,
Parıltısıyla ışıtan düğün salonuna,
Dün girdiğini gördüm.
Ben mi yanılıyorum
Söylermisin hadi söyle
Ben aşıkmıyım söyle hadi
Bu sevda beni öldürecek
Güleçmi güleç neşeli
Gözümü açtığımda
iki yanımda, iki ayrı hayat
içinden çıkamadığım duvarlarım
ve sen mahpushanem...
Beni yılbaşı ağacı gibi süsledin,
Günler öncesinden
Sanırım en doğru benzetme bu olur
Hevesle, heyecanla,
En güzeli olsun diye ve en inandırıcısı.
Sen sadece laf olsun diye mi?
Seviyorum diyordun
Yoksa ben bir anlık heves miydim gözünde
Ama ben hak etmedim bütün bunları.
Ne dersen kabulüm oldu
Beklenmedik bir zamanda,
Umulmadık bir yerde
Ansızın karşıma çıkıyorsun.
Gözlerimiz karşılaşınca
Yüzünü çeviriyorsun
Âşık mıydım, hayır değildim
Sana da söyledim sana âşık değilim diye
Kesin değildim, yaptıkların mı seni iyi kıldı
O kadar güzel şeyler yaptın ki bana
Ben o kadar büyük emek ettim ki sana
Aynısını arıyorum, senin yaptıklarını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!