Hikmet olsun ders verene dedikleri
Gönülden olmazsa hiç olur bildikleri
Bülbülü şeydadır ders verir dedikleri
Dersin Ya Subhan Allah, Ya Allah!
Artık değişti, devir-i Şifadarlar hanüman
Gönül gönlü buldumu göl olur
Şimşek çakar bir bakarsın sel olur
Habersiz bülbül baş eğer kul olur
Hakikiden olsun sevgin. zay olur
Güneş tepe, dağ dere kullanma
Bir ağacın serüvenin son bulduğu bu gün bayağı bir çalışma oldu, Korhan için.
Yaklaşık iki yıldan beri dünyanın krizde olduğu, Avrupanın kemer sıkmaya devam ettiği bu günlerde yaşamının kıyısında olan bir ağaçta bahçenin nadide bir köşesinde bulunuyordu: Bu ağaç sert kabuğu, sert yapısı ve cüssesi ile yılların yıpratarak ihtiyarlattığı bir geniş yapraklı uzun dallı kayısı ağacı idi. Tahminen dedesi onu 1920 lerde dikmişti ve o iki bina ve onlarca çeşit ağacın üzerinde yer aldığı ondört dönümlük, üst tarafından tali bir yolun alt tarafından ise yaz ayları dışında her daim akan bir derenin bulunduğu, yağmurlarla karların yıprattığı duvarlarla cevrili orta halli bir bahçede yaşamaya koyulmuş bu güne kadar gelmişti.
Hey gidi yıllar hey: bu zamana kadar başından neler neler gecmiş, ne badireler atlatmıştı. Ömründe kaç bahar çiçek açmış, kaç yaz meyva vermiş ve sararıp solarak geçirdiği kaç sonbahardan sonra beyaz gelinliği altında kaç çetin kış geçirmişti. Toprağın üstünde heybetli varlığıyla kollarını enginlere ulaştırmak istercesine dört yana, semaya açarak güneşi selamlamış, esintilere karışmış, hoyrat rüzgarlarda dans etmiş köklerini saldığı toprakla bir dostluğun hikayesini sürmüştü.
Her senesinde, her evresinde bir hayatın, bir güzelliğin, bir nazendeliğin, bir cömertliğin, bir tatlılığın ve hoşluğun hatta hayatı süsleyen hüznün en güzel portrelerini, paha biçilmez güzelliklerini sergilemişti. Bağrının üstündeki yerlerle kuşlara, tende dokunaklı ve ferahlatıcı bir etki sağlayan gölgesinin serinliği ile ve o tadı damaklarda yer eden yumuşak meyvesiyle insanlara ne yaşamlar ne nimetler sunmuştu. Hatta bazı dallarında kaçamaklı sert gaga darbelerinin tak tak taktak taktaktak tak sesleriyle, sağa sola ürkek bakışlarını savuramadan çalışamayan, tehlikelere karşı temkinli duran ağaç kakanlara, o kafası renkli kuşlara, sonunda ince derin ve yuvarlak bir yuva dahi bırakmıştı.
Kaysı Ağacının Hayat Serüveni (Hikaye)
Bir ağacın serüvenin son bulduğu bu gün bir koşuşturmanın bir mücadalenin içinde bayağı bir çalışma olmuştu, Vehbi için.
....
..
Sana Antuan diyemem, Battal Gazisin
Kendime hiç kıyamam, Kara Muradım
Çek ey, kılıcını çek! Cenklik başlasın
Aman ha dikkat et, olmasın heyhat!
Vur aslanım, vur yiğidim, çelik işlesin
KİŞİLERİN SAHİP OLDUĞU ÇEŞİTLİ KARAKTERLER
1. Kişiliği doğrularla, gerçeklerle, yaşamın öğeleri ile harmanlanarak şekillenmiş bu nedenle yolundan şaşmayan, taviz vermeyen, hedefine kararlı, karakterli ve sağlamca ilerleyenlerin vardığı seviyenin büyüklüğüne göre ise sağlam, devasa, dağ gibi olan kişiliklerin sahip olduğu karakterler.
2. Kişiliğini hayatın cazibesine, ışıltısına, şamatasına bırakan karakterler,
KİTAP NASIL YAZILIR MUHTEVASI NE VE NASIL OLMALIDIR?
Kitap, yazı, tiyatro eseri yazılırken yazının içinde yer alması gereken olgular, bunların kaynakları ve nasıl olması, ne ihtiva etmesi gerektiği aşağıda kısım kısım verilmiştir. ( KAYNAK: Samet KOMAN )
EYLEM KAYNAKLARI
1. Hafızadaki gerçekler, iç dünyada yaşanılanlar,
2. Hissedilen güçler,
KİTAP YAZILMASI ÜZERİNE NOTLAR – 1 (2010)
1- İnsanların girdiği, düştüğü, çıktığı durumlar aktarılır.
2- İşlenen olay kesitine uygun olarak, duygular denizinde ele alınır; değerler dünyası ile bağlantısı kurulur, yenilikler ve ışıltılarla kaynaştırılabilir; bilgi, çözüm, analiz, yorum ortamında şekillendirilebilir; sonuçları, etkileri, uzantı ve kararları ile sonuçlandırılabilir.
KİTAP YAZIMI ÜZERİNE NOTLAR – 2
1. Kitap Yazımında Resim( Resim Taslağı) Desteği:
Olayın geçtiği yerlerin, yer yerleşim ve kullanım düzeninin, o yerde bulunanların, işaret ve ilgili hareket ve faaliyetlerin rahatça tarif ve tasvir edilip, işlenmesi, o yere ait mekan, alan, yön, işleyiş, … doğal çevrenin şaşırılmadan kolayca ele alınması için o yaşam alanın ve içinde bulunanların resmi taslak olarak A3 veya A2 kağıdına çizilir.( bu kağıtlardan daha fazla da kullanılabilir; bu kağıtlarda her şey şekil ve sembol olarak yerli yerindedir hatta şeklin niteliği hakkında yanına kısa kısa notlar da yazılabilir) Sonra gerekli olanları içeren bu taslak resme bakılarak yazının ilgili kısımları bu taslak resim desteği ile yazılır.
Hatta bu tür resim taslağında(ya da kroki de olabilir) sevdiğimiz en güzel yapı, yol ve tabii yerleri, oluşumları bir araya getirip kendi düşüncemizde şekillenen bu yerlerde yazıda geçen olayın ilgili kısmını işleyebiliriz.
Hatta yazıda geçecek konuya uygun gerçek bir resme veya gerçek bir fotoğrafa konu adapte edilip ( gerekirse küçük değişikliklerde yapılarak ) bu resim üzerinden yazının ilgili kısmı işlenebilir.
KIZIL DÜŞLERE YOLCULUK (HİKAYE)
Hayata atılan ilk ve büyük adımlar tüm insanlarda olduğu gibi tüm varlığı ve yeniliğiyle onun da kalbine kazılmış, belleğine yazılmıştı. Çocukluğunda düşlerini kurduğu uzaklardaki kızıl bir tepeye bir yolculuğu vardı ki onu hatırlamaması mümkün değildi. Nereye giderse gitsin bir adım uzakta, yürüme mesafesindeydi kırmızımsı düşler, kırmızı hayal kırıklıkları, güneşin doğuşuyla hayatlar saçan kızıllığın aksine bir kâbusa dönüşerek yok oluşlar saçan kızıllar. Özgürlüğe giden, binbir çiçekli bahçelere açılan ve gönül bahçelerini süsleyen düşlere dönüşen bir kapı ebediyen kapanmış, kızıllığın büyüsü kara bir büyüye dönüşmüştü. Artık bu kızıllıkta yaşayan aydınlıklar şehri içinde tüyleri diken diken eden ürpertici uğultularla binbir çığlık içinde derin bir üzüntü, garip bir korku eşliğinde ölüm kol geziyor, tüm hayat korkunç canavarların dişleri arasında parçalanıyor yok olup gidiyordu.
.....




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!