Ey yalana, gıybete
Tutulmuş nefis!
Ey iftira, alayla
Bozulmuş nefis!
Bilmez misin sen?
İşitir her dediğini Semi’.
Nefs-i emmare cihetiyle öldüğün gün,
Odur kalp ve ruh cihetiyle dirildiğin gün.
Bu makama ulaşan evliyanın gözünde,
Ne dünya sevdası vardır ne de ahiret.
Susması tefekkürdür, konuşması hikmet.
Gece gündüz duasındadır ümmet-i Muhammed.
Ey nefsim!
Avukat gibi nefsini savunmayı bırak!
Hâkim gibi nefsini sorgulamaya bak!
Ta ki hidayeti lütfetsin sana Hakk.
Biz yaşadık,
Kalem yazdı.
Kalem sustu,
Âlem yazdı.
Ne kadar sevsem de azdı,
Allah’ım bu nasıl bir aşktı?
İnsanlar sanır bir âlim
Ben ki gafil
Cahil bir zalim.
Her şeyi bilen Sen’sin Alîm,
Ne olacak Rabbim bu hâlim?
Ne olur affeyle Sen Halîm!
Sussam fayda etmiyor,
Kelimeler yetmiyor,
Rabbim Sen’den niyazım,
Nesl-i Kur’an muradım.
Dünya bir cevizdir içi boş,
Ona kanıp aldanmak nahoş.
Hakk’a kul olabilmek ne hoş,
Nesl-i Kur’an için durma, koş!
Ve en çok kırıldığın anda da savunabilmek nezaketi
İşte bu, ancak âşık olabilen bir kalbin kabiliyeti.
Münafığın nifak oku,
Neşrediyor nahoş koku,
Kibirlinin arşta burnu,
Göremiyor açla toku.
Değildir tesettür tarz,
Nass-ı Kur’an ile farz.
bir konu iki dize yedi kelimeyle ancak bu kadar güzel anlatılabilir. yüreğinize sağlık.
bazı şiirleriniz şifreli olduğundan anlayamasamda anladıklarım üzerinden şiirlerinizi beğendiğimi söyleyebilirim.
kaleminize sağlık.