Kıyâmeti gördüm iki yaşımda
Yer sallandı, gök devrildi başımda
O an kuşku duydum minik canımdan
Feryatlar duyuldu dört bir yanımdan
Kulluğun icâbı değil siyâset
Çünkü onun özü kin ve hamâset
Varsa eğer ahlak, imân, ibâdet
Din dediğin işte bundan ibâret
Şu kabir dediğin dipsiz bir kuyu
Ölüm eşlik eder bir ömür boyu
Düşerken zamanı gelenler bir bir
İbret olmuyor mu insana kabir?
Duan varsa, vardır elbet duyan da
Ne kıymetin var ki yaşarsan onsuz?
Sen kırık bir kalple yalvarırsın da
İcâbet etmez mi rahmeti sonsuz?
Aylar, yıllar geçse bile aradan
Terkeder mi sevdiğini yaradan?
Kuşluk vakti şahit bu imtihâna
Rabbim hiçbir kere küsmedi O'na
Dünya bir rüyâdır, âhiret gerçek
Yeryüzünde bir varlıktı, yaşadı
Pek hırslıydı, “insan”dı onun adı
Hiçbir şeyi yokken istedi durdu
Onun da olsaydı sanki n’olurdu
Bekler açılmayı kutsal hazîne
Hazine ki, Rabb'e giden yol idi
Hamd edip niyâzı kat ki sözüne
Bahşedilsin o kapının kilidi
Yalnız O'na kul ol, O'ndan iste tek
Dinle gönül, düşen taşın sesini
Fillerle kuşların hikâyesini
Birgün isyân etti bir kul Allah'a
Dikti gözlerini o Beytullah'a
Zâlimin yaptığı çıkınca şâha,
Tefvîz eyleriz biz zulmü Allah'a
Oysa zâlim kimden medet umacak
Dokunduğu zaman gayretullaha?
Geceler vardır
Karanlığında saklar herşeyi
Bir döşek olup örtünür üstümüze
Ne katilin hançerle açtığı yaraları
Ne de bir sarhoşun naraları




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!