gözleri bağlıdır, kulaklar sağır
davul da, zurna da çalsan anlamaz
ameli tüy kadar, günahı ağır
mekanı mahşere salsan anlamaz
her şeyi bilir ya, ilme ne gerek
kal
inandığın köşelerde oyalan
sivridir acıtır
zaman zaman
göz boyu
kumlarda yuvarlan
körpe filizlerini gönderse yere güneş
toprak amuda kalkıp olsa göklere kardeş
dağlar çingene gibi eteğini uçursa
derya bir gece vakti yıldızları kaçırsa
eğreti el tutuşmalarından
doğan çocuk öksüz
boşuna mı beklemek
kapı aralarında
mecburi rüzgar
yarısını makberine sakla
aldanmışlığın faturasını kesersin ayrılığa
kumbaranda birikir gözyaşların
güneşe yönelttiğin
gözlerinde duruyor susamışlığın
çığlıkların uykulara sersem
dik başlı çocuğa benziyor hayat
her neye sarılsam gerdan büküyor
dallarım mevsime alıştı fakat
gökyüzüm her gece yıldız döküyor
dikkatle toplarım, ellerim kanlı
Sen ayyıldız ülkesinde ben burda yalnız
içimde hep hasretliğin yaban otları
Ben eskiden ip atlayan o izmirli kız
Sen fıratlı, sen dicleli, diyarbakırlı
Buraların kurşuniye çalar hep rengi
Aşkın sol kanadından gelir, geçer özgürlük
En yüksek noktalarda dururken gördüm onu
Takmıştı gözlerine sedeften, ince gözlük
Derin bakışlarıyla, vururken gördüm onu
Voltasında hayatın, kadının kalbindedir
Mercek yoruldu
Dimağında yansımalar sersem
Damlayı örnek alacaksak
Bize ne köşesinden
Sancı soğumadan düşmüş göbeği erdem
Dönüşüm mesnevi
gecenin yoğun oldugu günlerdendi
ceketimin düğmelerini iliklemiştim ayaza
inadına çarpıyordu rüzgar yüzüme
rakamları çarpıyordum bir birine
doğum tarihimle ölüm arası
kaç bölü eder toprak yarası
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!