Zemheri gölgesine akıttım gözyaşlarımı
Zehebi karanlıklar düştü üstüme
Meğerki ben ayrılık neymiş bilmezmişim.
Bilmezmişim,
ateşin yaktığını, suyun ıslaklığını
Şimdi yarınım ezik, kalbim kırık,
Çocukluğum
Hayallerim vardı salkım salkım
Toprağın yüreğine değerdi kirpiklerim
bir tahta atım
Bir avuç bilyem olsa biterdi kederim.
Biz böyle olmamalıydık
Olmamalıydık biz böyle!
Çakallar ulurken gönül bahçemizde.
Ruhumun içinde en sarp yokuşlar
Her biri ayrı ayrı, kaf dağı kadar.
Hülyasına doğan gözlerin varya!
Görünce mest oldum biliyormusun?
Saçların kekik misali kokar ya!
Ta uzaktan aldım biliyormusun?
Damladın içime kanıma kan diye
Kır çiçeği misali, ıssız dağlarda
Başında allanıp durur başörtün.
Amber gibi gül damlası bağlarda
Gelir yüreğime vurur başörtün.
Hayat ki dönsede bir bilmeceye
Sensiz, kırıldı kürekten,
Kolum desem yalan olmaz
Çağlar durur gözlerimden,
Sel'im desem yalan olmaz.
O yaban elde sevdiğim!
Güne düşer içimde açan çiçek
Güneşte kanatlanır gün gelecek
Dua gibi aziz, su kadar berrak
İnsan; olmalı başı dik, alnı ak!
İnsan eli değince kirlenen ırmak
Geçende onun kızını gördüm
Gözleri onun gözleriydi, sima aynı simaydı
onun gibi geceye düşen bir dolunaydı.
hele bakışlarındaki renk ve mâna
bir hicran yarasını hatırlattı bana
Sesi aynı buğulu sesti, nefesimi kesti.
Tanıdıktı,
Tadı buruk, rengi soluktu
Acıttı içimi aşina sesi
Yolumun üstüydü ve biraz sarptı...
Akşamın alacası, ayazıydı sabahın
İlerlemiyor ve geride kalmıyordu,
Yine düştü içime hüznü akşamın
Düşler bile sensiz yalan süveyda!
Pencereme konan gamlı kuşların
Kanadıyla haber salan süveyda.
Bil ki mihracesi sen, gönül ilimin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!