Gözyaşımın seli yerine,gözlerinin denizinde boğulmak vardı...
gündüzleri rengarenk bir uçurtma gibi gökyüzünde süzülürken hayalleri,geceleri ise ay'a bağladığı salıncakda sallanıyorlardı...
Kaç zemheri kış, kaç çöl sıcağı gibi
Geldi, geçti bu diyardan
Sen gittiğinden beri,biliyor musun..?
Saçlarını okşayamayan parmaklar,
Yüzünde dolaşamayan bu ellerde
Z/amansızdı şiirlerimin kapısını çalman
Hazır değildim, seni beklediğin gibi karşılamaya
Sözcüklerim bile yetersiz kaldı bak seni anlatmaya
Sadece AĞLIYORUM…
Mevsimsiz girdin yüreğime de an/sızın
karanfil kokulu baharları dudaklarında tatmadan,zencefilli kışlara kucak açtınmı?
Ziyaretinin kısasının makbul olduğunu,sanırım o da biliyordu...
Karanlık abandı yine odama
Yine bekçisiyim gecenin
yine gebeyim doğacak şafaklara
Yar/imse, çok uzaklarda
yine nöbetlerdeyim tek başıma……
“Sevmeyi bilmeyenin, sevilmeye hakkı yoktur
yalnızlık sürgüsünü çekip,uzun ve soluksuz,katran karası gecelerde şafağı söktürdünmü hiç?
ayrılık rüzgarı çıksa aniden
hoşcakal birtanem düşse dilinden
yalvarıp yakarsam gitmemen için
yarı yolda koyup gidecekmisin?
beni yokluğuna esir edecekmisin?
Sen, ey koca çınar
sen, ey yüce çağlayan
sırtında sevgi heybesi
içinde “sevda yüklü” yolcu
yorgun aşkların insanı
ve
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!