Yalnızlığımda
bahçemdeki ulu bir çam ağacı ile,
dallarına konan kuşlarla
balkonumdaki çiçeklerle
sohbet ediyorum.
Yağmurlu bir Nisan akşamı
sesinle ıslandım.
yorgun sokaklarda.
Simsiyah bir şarkıydı
çınladı kulaklarımda
"Bahçedere" köyü
şenlendi bu sabah...
Bereket fışkırıyordu
dağın eteklerinden
üç güvercin yıkanıyordu
çeşmenin yalağında.
Ne kaldı şurada sonuna ömrümüzün
Kıymeti bilinmeli her doğan günümüzün
Bir gün bükülür boynu kalpteki gülümüzün
Kıymeti bilinmeli her doğan günümüzün...
Ben buz kestim,
ya küsersen diye...
Bir de sesini duyunca
kalbimdeki aysberg çözüldü.
Öyle güneşli, öyle sıcak
Günden, güneşten,
Maviden, Yeşilden,
hatta yağmurdan mahrum...
Yüzlerce metre yerin altında
maden ocaklarında
Dostlarda vefâ var da,
hiç kimsede takat yok
korona korkusuyla
ortalık şimdi bom bok.
Böyle bir belâ geldi,
Hazret-i İsmail gibi
Boynunu çevir kadere
Sanki hazırmış gibi
Allah'dan gelecek emre.
Kalbimde Kurân nûru var
Bir ılıman meltem esiyor
gençliğimin Kadıköy'ünden.
Yıllar sonra aşk ile
geçtim Yeldeğirmeni'nden.
Yüzüme gülüyor
Gönlü kara insanın hayatta var mı yeri
Yalan, dolan, kıskançlık, günahkârdır elleri
Bu şahsiyetsizler hiç dikiş tutturamazlar
Yaşamak onlar için öpmektir etekleri.
25 Mayıs 2020




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!