Ayrılık günleri kül renkli
kalbimdeki hasret dağında ateş
umut limanları boş...
Aklım
yüzüne gülüşlerine takılı.
Yıllar önce düştün gönlüme,
bir ateş hâlinde...
Sevdim seni
mecnûnun oldum
değişemem.
Ayak parmaklarının ucundayım
Kalbimde aşkından çağlayanlar var
Sana vurgun nice ağlayanlar var
Kıskanıp, gizlerim ömrümde seni
Sana âşık nice ağlayanlar var.
Gözlerde sessiz çığlıklar
Diller duâda...
Ömürler sürüklenir
Yorgun sokaklarda
İstanbul, sırat köprüsü
Burada yaşamak ömür törpüsü
Sesinin bir başka âhengi mi var?
Rûhunun reng-a-reng âlemi mi var?
Sevmek, ya vaz geçmek, hangisi doğru?
Kalbinle, beyninin cengi mi var?
Küçük köhne bir sandalla
süzüldüm denizin koynuna.
Dün geceki derdimi
anlattım balıklara.
İstarvitler üzüldü,
Sonbaharın hüznünü hissettikçe derinden
Bir sisli mâzi geçer gözlerimin önünden
Zevk dolu, neş'e dolu o coşkulu günlerden
Şimdi artık geriye hiç bir eser kalmadı.
Dağlasan
kızgın demirle göğsümü
sanma
yanar kül olurum.
Sen yoksan ömrümde
Sesini duyamazsam kulaklarım pas tutar
Sen yanımda değilsen kalbim her an yas tutar
Sana öyle tutkunum öyle değerlisin ki
Senin yerini yine sen gibi bir can tutar.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!