Kışın şafak atmaz
Karlı dağlar yok burada
Yazın güneş batmaz
Güneş ve nem boğar burada
Vatanın yerini tutmasa da
Yağan yağmuru toprak yutmasa da
İç sularım güz yorgunu yıkamam bendimi
Gizemli bir yapım var; anlatamam kendimi.
*
Gülmese de lavanta beyazı solgun yüzüm
İçini ferah tut, ben avuturum kendimi.
*
Suya akseden fersiz gözlerim
Deniz dibi çiçeklerini andıran
Deniz laleleri kadar sessizdi
Rengarenk suyu bulandıran hayallerim
Çıkmaz sahillerde nefessizdi.
*
Güneş doğarken kimseye sormaz
Saatini, yönünü şaşırmaz
Her sabah “merhaba” derken
Sırtımızı sıvazlar
Bir anne şefkatinde.
*
Ilık bir rüzgar
Alnımı sıyırırken
Tüm umutlarım atık gibi
Kıyılara vururken
Nasıl yazılır, anlatılır?
Geçmiş zaman nasıl damıtılır?
Özgürlük sunan gökler
Haddini bilmez nefsime
Verirken hüzün
Bir ara gelirsin diye
Beklediğim kapı önlerinde
İliklerime kadar
Dağ çiçeği,
Dağların puslu yamaçlarında
İçini çekerek bekler
Bulutların göz yaşı
Bereket yağmurlarını.
*
Tahliller şaşırttı
Hiçbir şey göründüğü gibi değildi
Sapasağlam vücutta
Anlamsız bir kaşıntı
Sıcaktı kanım
Yıllarca kalbimin önünde eğildi
Olacakların önüne geçmek
Önceden sezmek ya da kaçmak
Mümkün değil.
*
Bazen eli kolu bağlanır insanın
Ümidi kırılmak üzere iken
Her bir hatayı tesbih gibi dizip
Yanlışlara kalın bir çizgi çizip
Dert kadehini yar elinden içip
Ölesiye ben yollarına düşsem.
***
Suretime yansır boynumdaki ip
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!