Keder yüklü şu dağlarda
Yürek yakan sevdan gezer
Sensiz harabe çağlarda
Hasret rüzgarları eser.
Gözlerin vurgun yeşili
Keşkelerle, yapacaklarım koca yalandır
En değerli hazinem yaşadığım şu andır.
İnsana asalet veren taşıdığı kandır
Kişiyi tanımadan her konuştuğun zandır.
Medarı iftihar, pek muhterem,
Ulaştır, bulaştır kendine ey! Kerem.
Hurma kütüğü gibi inleyemedik;
Ayrılık ateşiyle yanıp, göz yaşı dökemedik.
Merhametin timsalisin sen,
Meltemler gibi ruhlarımıza esen.
Ellerimde kıvılcım
Gözlerimde bir toz bulutu
Vücudumda halsizlik
Yağız bir hüzün
Yoklarken beyin girdabımı
Ateşler düşer yine yüreğime.
İnsan kokan ırmakları karışladım
Sabahın en berrak saatlerinde
Boynumu büken
Koyu hasreti karşıladım
Gerçeği yansıtmayan
Kavuşma vaatlerinde.
Büyürsün daha hiç acele etme
Evin olur, barkın olur dert etme
Sen şimdi mavi sularda perisin
Bakışların masum, sen çok körpesin.
Dehliz yokuşlarda yorulan adamı
Uzaklaşma benden
Bu gece yıldızlar olmayacak
Yalnızlık en koyu sis gibi
Çökecek gecenin tenine
Ay fersiz lamba gibi kalacak
Bulutlar arasında esir.
Kışın şafak atmaz
Karlı dağlar yok burada
Yazın güneş batmaz
Güneş ve nem boğar burada
Vatanın yerini tutmasa da
Yağan yağmuru toprak yutmasa da
Bedenim uyusa da gözlerim sak
Düşman bekleyen asker niyetinde
Zihnim, fikir yokuşlarında tutsak
Derdim, kanımı kemiren virüs diyetinde.
*
Son kez baktım
Küf kokan bir geceydi, ben yalnızdım
Gölgem üşüyordu, beton duvarda
Sensizliğe alışmaya çalıştım
Ellerim titriyordu kaldırımda.
Sokaklar sessiz, lambalar fersizdi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!