Keder yüklü şu dağlarda
Yürek yakan sevdan gezer
Sensiz harabe çağlarda
Hasret rüzgarları eser.
Gözlerin vurgun yeşili
Keşkelerle, yapacaklarım koca yalandır
En değerli hazinem yaşadığım şu andır.
İnsana asalet veren taşıdığı kandır
Kişiyi tanımadan her konuştuğun zandır.
Medarı iftihar, pek muhterem,
Ulaştır, bulaştır kendine ey! Kerem.
Hurma kütüğü gibi inleyemedik;
Ayrılık ateşiyle yanıp, göz yaşı dökemedik.
Merhametin timsalisin sen,
Meltemler gibi ruhlarımıza esen.
Bu dünya bize
Muhteşem bir sofra
Olarak kurulur.
Hesabı ise
Öbür dünyada sorulur.
Bak güneş doğuyor boz tepelerden
Arz endam ediyor kör gecelerden
Rüzgar esiyor enfes çiçeklerden
Kalk, sil gözyaşını, haydi gülümse.
Çok kapılar çaldın bir dost çıkmadı
Bir garibim bu yabancı ellerde
Sözlerim takılır hep virgüllerde
Parantez içi mazlum sürgünlerde
Sen, hasretlere düşen turuncusun.
Kainatın gözde varlığı sensin
Benim bitmeyen hatalarımı,
Yaptığım yanlışları,
Engel olamadığım,
Adıma yapışan ahları,
Tövbe kapısında göz yaşıyla,
Yıkadığım günahları…
Kadın bir çiçekse eğer
Onun gübresi, güneşi, suyu erkektir
Yatağını çiğnetmeyen kadının
Bir bakışı her şeye değer
Bunun kiymetini bilmeyen erkek, ürkektir.
Kim sorar sana yaşını?
Geçmiş geriye gelmez
Gelecek ise hiç bilinmez
Bu neyin kutlaması.
Muhasebe etmeden yaşamını
Sekizgece rüzgarları eserken
Bir akşam üstü terkettin bu şehri
Umutlar derin sularda yüzerken
Karlı bir geceydi, bıraktın beni.
Geceye nur verirken kar beyazı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!