beklenen anların sıcağında
buharlaşıp gidiyor ömür.
durgun dingin bir kıyının
sahiline yazılmış
ve çoktan dalgalarca silinmiş
Yorgunu yokuşa bıkmadan süren gönlüm
Ömrümü boş yere öylece seren gönlüm
Devran döner diye durmadan avunan
Vahları yollara boncuk boncuk dizen gönlüm.
Ne beklersin cahil dünyanın dönmesinden
Mavilikte dolaşırlarken onlar
renkli ve haşmetli,
Ben mi seçtim kendi gökyüzüme gelecekleri.
Kimi bembeyaz pamuk gibi
Süt tadında biraz şekerli.
beni, yokluğun oyun bahçesinde
kaybetmek üzeresin.
bizi, elimden bırakıp hiçliğin
cami avlusuna terk etmek üzeresin.
belki de çoktan sırra kadem basmıştır
Yorulmazdım umut da bıkmasaydı, yanımdan yürümekten.
Şaşırmazdım uzaklıklara, yakın olsaydı gerçek ve tatlı rüyalar.
Ve hiç uyumazdım, hayat adalete inananların avuçlarında filizlenseydi.
Hapsolduğumuz doğrudur betonlara mahkum.
Yeşile hasret maviye vurgun.
Unuttuğumuz doğrudur.
Domates kokan domates.
Toprağa çeken içli ses.
Kürekler boşa
Bir sürünün peşinde doğmuş kanat çırpmalarımız.
Rüzgarın her dolduruşu,
Dolduruşa gelmemizin hazin hikayesi.
Yalanlara masallara alıştıkça
Kuşa dönmüş gerçekler.
yelkovan attıkça büyük adımlar,
akrebin küçük çabalarıyla
zamandaki tesirine
hayran hayran bakar.
koşturdukça koşturur
Bir yakın bahçenin
Sakın diye seslenen sahibinin
Ürküten sesi gibi hayat.
Erik dalında kalır
Çocuk hep uzakta.
yorulmazdım umut da bıkmasaydı,
yanımdan yürümekten.
şaşırmazdım uzaklıklara,
yakın olsaydı gerçek ve tatlı rüyalar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!