Çok fazla sarılma,
Fazla benimseme,
Çok fazla senden gibi hissetme...
Parmaklarının ucundan kayacakmışçasına,
Hiç gelmemişçesine...
Böyle yaşanmalı aşklar,
Her geceyi, güne örtüsüm sanadır,
Sensiz başlangıcları bitirişim,
Yokluğunda yitip gidişim...
Her gelişim, her gidişim sanadır.
Mavinin kızıla dönüsüdür gelişin...
...işte tepeden tırnağa sen doluyum
Sızlayan tenim sen kokuyor
Gözlerimde uyku yerine senin ağırlığın
Parmaklarım senin kelimelerini döküyor kağıda
Dilimde oynaş gecelerimizin gizli sözcükleri
Dokunduğum her şey sen oluyorsun
Söz açıldı mecliste
Tüyüm bitti dilimde
Arsız ettin beni de
Lafım dinle hergele
Arif isen anlarsın
Yakabilsem Alfabeyi
Yüklemleri katledip
Fiillere pranga vursam
Özneleri yok sayıp
Nesneleri tanımasam
Gün içine düşüyor grimsi gölgem,
bir adım uzak, bir adım önümde güneşin izi.
Sarı ışıklarının altına saklamış,
sakınmış bu şiir 'dokunulmasın' diye bizi.
Hangi buluttu bunca zaman aramıza giren,
Yaşamış,
Yorulmuş,
Yok, olmuş bir kentin toplama kampından,
Sızım, sızım sızlayan yaralarımı sarmadan çıkıp gitmek var mıydı?
Hesabım sana değil yüreğime.
Sen ki lavanta kokunla,
Kan kokmuştu toprak, kuzgunlar leşimde
Mızrağın ucunda sallar Asi başım elinde
Her köşe başında bir aşk leşi bırakan
Damarlarımda beslediğim ar'sız isyan
Kıble ettiğim günlerin lanetidir tenin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!