Şeytan pusu kurmuş yüreğime
Gaflet anımı bekliyor hergele
Seni bir an aklımdan çıkaracak olsam
Sırtımdan bıçaklayacak kimbilir kaç kere
Bir sır verdi gözlerin gözlerime
Bir ben bildim birde sen
Vuslat bahane nar düştü yüreğime
Bir ben bildim birde sen
Ellerim uzanmaz naçar kalır ellerim
Artık koşmayacağım geleceğe doğru
Uzanmayacak ellerim çiçeklere
Papatyalardan taç yapmayacağım saçlarına
Sırt üstü uzanıp saymayacağım yıldızları
Geceyi söndürüp güneşi yakmayacağım sensiz
Ay parladığın da gök yüzünde
Yanı başımda,
Baş ucumdasın,
Başımı çevirip bakacak olsam kaybolacaksın!
Kedinin kuyruğunu kovaladığı gibi,
Hayalinin peşinden koşuyorum,
Bir an karşımdasın
Gitme!
Ne olur gitme!
Sallayamam titreyen ellerimi ardından
Ayak seslerinin uzaklaştığını dinleyemem
Son bir kez dönüp de bakar mısın?
Omuzlarımdan yıkılan boynuma sarılır mısın?
El iken yaren dedin
Kör idim badem dedin
Beni bende can eyledin
Pervaneyim ışığında
Günü bilmem gecedeyim
Serabımsın serap değil
Sevabımsın günah değil
Kıble diye döndüm sana
Kabem oldum Kıblem değil
Tabduk ile dergah kurdum
Bir Gün bir yerde gördüm,
Beyazlar içersinde bir huri.
Sesini duydum, bir dua gibi.
Yüzünü gördüm, bir Melek gibi.
Kim dir? diye sordum,
'Öcü' dediler.
İlan-ı Aşk
//Koca bir sayfa duruyor önümde ve tek yazabildiğim senin adın.
Oysa ki senli düşlerimin tarifsiz sevinci var yüreğimde. Bunu dile getirecek
doğru kelimeleri bulmalı, doğru anlatmalı diye düşünüyorum. Suskun ve halâ
Ömür denilen iki nefes bir canmış,
Gerçek dedikleri koca bir yalanmış,
Acı, tatlı ne varsa hepsi yaşanmış,
Tekmesini vuramadı ben kazandım.
Kapıldım kör nefsimin zafiyetine,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!