Marazım, bir deli adamım
Adım adım yürürüm
Patikalı yollarda
Ne isterim; bir kuru ekmek, bir kuru soğan
Birde omuzuna başımı yaslayacak
Buram buram kokuyor
Köyümün dağlarında açan
Dağ lalesi, düğün çiçeği
Islak ve mahmur masmavi
Bak Maria!
Duyuyor musun?
Bu nasıl bir esinti
Rüzgar değil sanki
Bir kırbaç...
Vuruyor yüzüme yüzsüz
Sevgili... acımak yok
Haykırmak...
Sabahın en erken saatlerinde
Okul önünde, okul bahçesinde
Yağmur çamur demezsin
Saniyeler dakika, dakikalar saat
Olurdu, kör sabahın kör ebesinde
Dört gözle seni, seni beklerdim
Geminin güvertesine çıkmış benim al yazmalı
Mavi vintage giymiş, mavi gözlü Melina'm
Bir türkü söylüyor uçan martılar susuyor
Deniz kokan parmaklarıyla... kaptan bir tütün Sarıyor, deniz feneri kendini bana saklıyor
Melina, senin adın bir şiir gibi dudaklarımda
Dicle'nin elçisi Fırat'ın çocukları
Koşun karlar erimesin... koşun
Bayırlarda baharlar bitmesin...
Çayırlarda otlasın kuzular
Kuzuların sessizliğinde
Boğulsun; kurtlar, çakallar
Mona Lisa , senden başkasını
Sevemem...
Başkasına değerse tenim
Mona Lisa, kendimden nefret ederim
Aktı ömrüm su misali
Çatlağını bulmaz, bilir misin?
Geçiyor ömür, gidiyor mu?
Kara bulutlar...
Yerini tamamlar mı?
Geç gelen mutluluklar
Ayrılık, son nefesini mi?
Veriyor, bu ne...
Ey fırtınalı yağmur
Ey fırtınalı kar
Ey dağlardaki sisli sevdam
Yaz mevsiminde
Üşüme sebebimin
Sen, sen olduğunu
Sordum yedi renge
yedi düvele seni
Karşıma aldım..
Sensiz geçen zamanı
Ne akrep anladı
Ne de yelkovan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!