Hani, “Çık gel” desem, en uzak yollardan bana varırdın.
Hani, ben vazgeçilmezindim.
Hani, uğrumda her şeyi göze alırdın..
Senle, yaşamadıklarıma pişmanlık şöyle dursun,
Yaşadıklarıma bin kere lanet olsun.
Tüm değerlerini yitirmişsin artık sen.
Rodin’in düşünen adam heykeli gibi,
Elim şakağımda,
Düşünüyor, düşünüyor, düşünüyorum.
Her zamanki gibi;
İçimdeki benle, koyu bir sohbetteyim.
Rutin yaşıyorsun,
Hayat bazen güler insana, bazen
Ağlatır.
Bazen sahte mutluluklar da
Yaşatır.
Şaşırtır, deli divane gibi sağa sola
Koşturur.
Arada bir gel, uzan yanıma.
Başını koy göğsüme, omzuma.
Tut ellerimden.
Gözlerini ayırma, gözlerimden.
Konuşalım eski günlerimizden.
Hatıralarımız canlansın yeniden…
Hatırladıkça mazideki geçen
Günleri,
Kanasa da kabuk tutan tüm
Yaralarım.
Ağrısa, sızım sızım sızlasa da
Sol yanım,
Sen, aşkı o kadar basit mi
Sandın.
Ben,noktayı koydum dedin,
Uzaklaştın.
Onca yaşanmışlığı nasıl
Unuttun..
Öyle anlar vardır kİ tükenir
Umutların.
Sokak lambaları gibi sönerler
Birer birer.
O kadar yorulmuştur ki
Kalbin.
Git başımdan,
Hey Azrail!
Başka, çalacak kapı mı yok.
Şaşı mısın yoksa kör müsün.
İyi bak! ..
Başım ne kadar kalabalık.
Üzerinde yaşadığımız dünya değil, sanki
Değirmen.
Kimimiz ezilen buğday, kimimiz değirmen
Taşı.
Gerçek olan tek şey, biri değirmenin sahibi,
Diğerleri,değirmen çalışanı.
Senin de;
Sonbahar döküyor yapraklarını.
Benim de;
Yıllar döküyor saçlarımı.
Senin de;
Hoyrat rüzgarlar kırıyor dallarını.
yorum anlatım mükkemmel kutlarım
Bu güzel şiiri okuma fırsatı yaratan paylaşımcı dost yüreğe paylaştığı ve bize okum imkanı yarattığı için teşekkür ederim