Sorularını, çalamadığınız sınav
Kalmadı beyler.
Küpünüzü merak etmiyor değilim.
Çok mu büyük,
Hala dolmadı mı küpünüz.
Sözün kısası;
Yıllar önce ilk gördüğümde, seni deniz
Kenarında,
İçimden geçen neydi biliyor musun.
Allah aşkına,
Kim bu demiştim!
Aslında seni tanımıyordum.
Sanma ki senin her isteğine,
Evet der, boyun eğerim.
Sen piyonsun, ben ise şahım.
Seni kaybedersem eğer,
En fazla, bir askerim gider.
Sen, beni kaybettiğin an,
Gözlerin çakmak çakmaktı.
Yüzün ay gibiydi.
Ellerin bembeyazdı, pamuktu
Sanki.
Ben onlara bakıp yanıldım.
Kalbinde,
Kaç kez söylemeliyim sana?
Girme rüyalarıma,
Arayıp, sorma.
Dün gece yine girdin rüyama.
Hal hatır sordun bana,
Neler yaptığımı filan.
Esen rüzgarda teninin kokusunu
Duyuyorum.
Yağan yağmurda, karda sesini
Duyuyorum.
Ellerim yanıyor, terliyor; ellerini
Tutamıyorum.
İçimde ne tortular birikmiş, zaman içinde,
Acısıyla, tatlısıyla; su gibi geçen yıllar kaldı mazide.
Anılarımı, acılarımı, sırlarımı, yüreğime kazıdım.
Nasıl geçtin ey ömrüm! Anlayamadım.
Gönül sarayımın duvarları yosunlu, kaygan.
Hayatın saati sadece bir kez doğduğumuzda kurulur,
Akrep, yelkovanı yakalamak için koşar, kovalar durur.
Yaşam bazen ağır gelir, ölümü arzuladığımız anlar vardır,
İsteyenler hemen ölemezler, ölenler vadesi dolanlardır.
Zaman su misali akıyor, bazen sakin, bazen delicesine,
Katran karası gecede düşümde seni
Görüyorum.
Düşlerimin bile renkleri soluk, sevda
Soluyamıyorum.
Uzun ve karanlık da olsa zindan karası
Geceler.
Üzülme sakın ola sen.
Ben
Aşkı, senin yaşamamı
İstediğin
Gibi, her gün yaşıyorum.
Nasıl mı;
yorum anlatım mükkemmel kutlarım
Bu güzel şiiri okuma fırsatı yaratan paylaşımcı dost yüreğe paylaştığı ve bize okum imkanı yarattığı için teşekkür ederim