Ey ruhumun oğlu!
Her yerde dalgalanıyorsun,
Gece fırtınalarının dalgalarını
Şafakla yatıştırıyorsun.
Fakat acı günlerin köpüğü
Bulanık ve ağır
Fırlatıyor seni yeniden
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Şiir veya nesir olarak etki bırakmadı bende
bu şiiri okuyunca İNCİL'in bazı bölümlerini anımsattı.Şairin övgü ile yazdığı ruhumun oğlu HZ. İsa olabilir.güzel duygularla dile gelen şiirdi.insanların zülme karşı ancak böylesine birliğe davet şiiri yazılabilirdi. kutluyorum.
Güzel Kokulu Eller
Bilirim zarif elleri
Ve güzel kokularını onların;
Bilirim nasıl
Sarılırlar boyna
Ve beden onlara doğru
Açılarak bir gül gibi
Bitkin düşer
O güzel kokuları solumaktan.
Ve kan çarpar şakaklarda,
Sanki al damarlarda
Bilinmez kuşlar
Kızıl kanatlarını çırpmaktadır;
O hafif ellerin dokunuşu
Alazlanmış tende
Yaşamın rüzgarlarıyla
Uçuşur kelebek gibi,
Ve cansız bedeni
Yeniden diriltirler.
Fakat zarifliğini bu ellerin
Onların güzelliğini
Ben değişirim duraksamadan
Başka ellerle,
O minik ellerle,
Boynunda bir babanın
Büyülü bir gerdanlık gibi
Sımsıkı birleşen.
Eksik olsun zarif ellerin güzelliği
Ve güzel kokuları onların!
Çeviren: Ataol BEHRAMOĞLU
Ya bu şiirindeki ölüyü dirilten hoş kokulu kadın ellerine Hazreti İsa’nın ellerini mi tercih etmiş şair? Yoksa babasının boynunda bükülü bir gerdanlık gibi sımsıkı birleşen o sevgili ve tek oğulcuğunun ellerini mi?
BİRLİKTE DÜŞÜNELİM DÜŞÜNÜP KARAR VERELİM !
Benim Şövalyem
Sabahları oğlum
Minicik oğulcuğum
Kocaman bir öpücükle
Uyandırırdı beni.
Sonra bir atlı gibi
Otururdu göğsüme
Dizgin yerine
Tutup saçlarımı
O, sarhoş olurdu mutluluktan
Ben mutluluktan sarhoş olurdum.
Şövalye, beni
Mahmuzlardı bağırışlarla
Ah, o şirin mahmuzlar
İki tazecik ayaktı.
Ah, nasıl da gülerdi
Mutlu şövalyem benim!
Nasıl da öperdim ben
Tek bir öpücüğe sığan
O iki ayakçığı!
Jose MARTI
Çeviren: Ataol BEHRAMOĞLU
Jose Marti
Buradaki oğul da mı Hazreti İsa? Yani şairi sabahları öpücükle uyandıran, onu at yapıp göğsüne binen, saçlarını dizgin gibi kullanan, küçücük ayaklarıyla mahmuzlayan… O şövalye de mi Hazreti İsa’ydı? Şairin tek öpücük sığdırdığı minicik ayakların sahibi... O taze ayakçıklar da mı Hazreti İsa’nın ayaklarıydı?
Yani bu şair bir vatan şairi falan değil dindar bir adam mıydı? Din savaşı mı verdiydi hayatı boyunca? Hani hanımından ayrılıp oğulcuğunu yanına alarak gitmedi miydi Küba’ya?
Kafasına göre takılır onur BİLGE… Aklına eseni yazar ya…
Arada sırada bazı şeyleri kasten değiştirir. İşine gelmez de ondan. O başka…
Mesela Efendi’si tektir. Başka efendi tanımaz. Şair, kendisine bir Zarif Efendi edinmiştir de bu Onur BİLGE’nin işine gelmez, o da kendi efendisine mektup yazar.
Sevgiler...
Onur BİLGE
Hangi gün ünlü ya da ünsüzlerin yazdığı ve günün şiiri seçilen şeyleri okusam güne sinirli başlıyorum. Artık seçkilere bakmayacağım.
Sanırım hz.isa'ya yazılmış
Ruhumun Oğlu
Ey ruhumun oğlu!
Her yerde dalgalanıyorsun,
Gece fırtınalarının dalgalarını
Şafakla yatıştırıyorsun.
Fakat acı günlerin köpüğü
Bulanık ve ağır
Fırlatıyor seni yeniden
Gecelerimin diplerine...
Sen, ruhumun
Ardına kadar açık
En gizli yerlerine
Sevgiyle bekçilik ediyorsun;
Koruyorsun onu
Bütün saldırılara karşı.
Ne zaman
Bir an için gitmen gerekse
Sıkıntılar
Hızla yöneliyor içime.
Fakat sen
Karanlık eşikte
Açarak beyaz, geniş kanatlarını
Onu engelliyorsun.
Bir şafak aydınlığıyla
İyileştiriyorsun gecenin acılarını,
Karşılıyorsun beni
Sabahın dalgalarında.
Beni ağır uykumdan kaldıran
Şafağın parlaklığı değil
Senin ellerinin dokunuşudur
Yastığıma kadar ulaşan...
Varsın herkes
Senin burada olmadığını söylesin,
Desinler ki
Sen uzak bir ülkedesin;
Ah, nasıl da aptallar,
Haksızlar nasıl da!
Ruhun benimledir
Sen benimlesin;
Onlar içinse
Sadece bir gölgesin;
Onlar, bir gölgeye sahipler.
Uçup geliyor uzaktan
Çevik kanatlarında rüzgârın
Yakıcı parıltısıyla
Senin her bakışın.
Onunla ısınıyorum
Ve sevinçle donanarak
Topluyorum hasadını
Aydınlık bakışlarının.
Sen onları gecenin sessizliğinde
Yıldızlar gibi saçıyorsun,
Her yerde dalgalanıyorsun
Ey ruhumun oğlu!
Jose MARTI
Çeviren: Ataol BEHRAMOĞLU
Jose Marti
EN DEĞERLİ VARLIĞIM
Sen, özgürlüğümün simgesi olan bayrağım gibi baktığım her yerde biteviye dalgalanıyorsun. Ruhumun en karanlık gecelerinde, içimin kayalıklarıyla boylaşan fırtınalarının kudurttuğu dalgaları, gün doğumuyla sakinleştiriyorsun ama ne yazık ki içinde bulunduğumuz acı ve sıkıntılı günler o kadar kasvetli ki zifir gecelerin güneşi dağların ardına gönderdiği gibi seni yine karardıkça kararan ruhumun en ücra yerlerine atıyor.
Sana karşı kilitli tek kapım, kapalı tek pencerem yok. Sevgin, ruhumun en gizli yerlerinde dilediğince koşuyor, oynuyor ve ruh sağlığımı tüm zararlı dış etkenlerden koruyor. Sen olmasan, varlığınla teselli bulmasam, bunca ıstıraba asla katlanamam!
Benden uzak kalman gerektiğinde içim sıkılıyor ama yine de o tertemiz, masum, meleksi varlığını yanımda hissettiğimde ferahlıyorum. Gecenin karanlığını aydınlığa boyayan güneş gibi ufkumda belirip, içimi ferahlatıyorsun. Ruhumun karamsarlığını ışığa boğuyorsun!
Yanımda olsan da olmasan da her sabah kıyıları döven dalgalarla karşımda beliriyorsun. Güne seninle başlıyorum. Varlığının görünmez elleri yastığıma kadar uzanıyor, saçlarımı ve yanaklarımı okşamaya başlıyor. Güneşin parlaklığı değil beni ağır uykumdan uyandıran, hayalinin çocuksu aydınlığı…
Kim ne derse desin, özgürlüğümün sembolü olan bayrağı gibi her zaman yanımdasın, hep benimlesin. Nerede olursan ol, nerede olursam olayım, ruhen varsın ve her ihtiyaç duyduğumda yanı başımdasın. Başkaları için pek bir anlam ifade etmiyor olabilirsin. Bazıları için bayraklar birer bez parçasından ibarettir ama sen benim için öyle değilsin. Onlar özgürlüklerin de farkında değildirler. Ancak kaybettiklerinde idrak edebilirler. Oysa sen benim için canımdan daha değerlisin. Varlığımın sebebi, özgürlüğümün sembolü gibisin! Vatansın, Milletsin, her şeysin, her şeyimsin!..
Seni düşündüğümde, ışıl ışıl gözlerinle pırıl pırıl yüzünle beliriveriyorsun. Sert rüzgârlar, güçlü kollarında taşıyarak getiriyor hayalini bana. Gözlerine her baktığımda gözlerim kamaşıyor. Bakışların gözlerimi yakıyor. Varlığının sıcaklığıyla ısınıyorum. Yüreğim sevinç doluyor. Kıvançla donanıyorum.
O emsalsiz bakışlarını gecelerimin sessizliğine, yalnızlığımın ıssızlığına serpiştirmişsin. Yıldızları toplar gibi topluyorum. Birer ateş parçası gözlerin… Kor bakışlarınla aydınlanıyorum. Bakışların engin bir deniz… Okyanus… Bakışlarında altın sarısı ekin tarlalarının bereketi… Yalnız ben hasat ediyorum.
Sen benim ülkemin bayrağım gibisin, bir tanem! Baktığım her yerde sevinçle el çırpmakta, kıvançla dalgalanmaktasın.
Sen benim hasretim, tek tesellim, en güçlü dayanağımsın!
Onur BİLGE
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta