Dün yağmur vardı
Yağmura kızdım
Ben ki yağmura sevdalıyken
Yürümek istedim
Elimde şemsiye
Sen yoktun
İçinde dağlar büyüdü mü hiç
Varıp varamadığın
Suyunu içip içmediğin
Başı dik ve gururlu, sevgi dağları
Bir rüzgâr, bir hışırtı, bir ayak sesi bekler
Hasretimdeki sese dönük yüzüm
Zahide’mi dinlerken ilk kez Neşet’ten
Ya Rabbim
Bir türkü söylenir mi böyle yürekten
Duygularımda kocaman çoban çökerten
Ağlıyordum oturduğum yerde
Yüreğim yanıktı
Bir kuş uçar
Sabahın seheridir zaman
Üç arşın kanadı
Sevisine
Boyun eğer bulutlar
Her seher vakti
Gün yüzünde gül ola
Görmeye, anlamaya algılamaya
Yüreğini sevgiye adamaya
Günün mübarek ola
dal mı aradın
belki de bir hayat
yüreğinle büyüttüğün
havasını suyunu almış
sonra gün ışığını
ve sevgiyi
(Bir Can’a)
Bu duvarlar çiçek açmaz a Can
Suskunluk dili ile sıvalı
Hele öteleme sığınağı ise
Kurbanlık duyguları barındırır içinde
Kin ve nefret damıtık olmaya görsün
Bilirim zaman ve mekanın önümüzde kalın bir duvar olduğunu
Bilirim kelimelerle aşkı yaşamanın yetmezliğini
Kısa sürelik te olsa bir gün elinden tutmak
Gözlerinde erimek isterim yürek çarpıntılarımızda
Kelebek ömrünü yaşasa da mutluluğum
Kozamı senin için yırtarım aşkında kavrulmak için
Umudu çağırmadın gözlerime
Baharın yeşilini yaşarken
Sarı hüzünlere takıldım
Bağlarımız ezik
Demlenmeyen şarap sarhoşuyum
Hüzünler birikimi kalbim
Aklın güzelliğidir düzen
sonra yaşamın
aklımı ver tanrım
sonra aklını
senden gelen
bu seviye dayanamam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!