Ezelden ebede süresi vardır,
Âdem’den beridir ilâhi sırdır,
Mevlâ’nın gönüle koyduğu nurdur,
“Sevgi” dediğimiz şu duygu seli.
Bazı canla bazı başla biledir,
Kimler sarmış ona o ak bezleri,
Hasretinden açık kalmış gözleri,
Goncalara durmuş nurlu yüzleri,
Daha gonca iken solan Mustafa’m.
Meteliğin dahi yokken cebinde,
Hala kulaklarımda o gülüşlerin,
Kiraz dudakların inci dişlerin,
Ucu yüreğimde bir ok kaşların,
Güzeller güzeli ne güzel şeysin.
Cemalin tıpkı bir gonca gül gibi,
Ya sevilen ya hak eden kuldanım.
Neden iki yakam bir olmaz benim?
Asi olmayım da ey Yaradanım.
Neden iki yakam bir olmaz benim?
Anamdan doğalı yoksul yaşarım,
Bana savruk diyen ey gafil kişi,
Nedir dört kitabın ortak görüşü,
Gönüller kazanmak bir gönül işi,
Hamd olsun ki o gönül de bizde var
Fakirlik ödüldür zenginlik bir yük,
Bilmem bu kaçıncı mektubum sana,
Yazmaya varmıyor ellerim Nurten.
Bir parça vefayı çok gördün bana,
Yetmedi döktüğüm dillerim Nurten.
İşvenden edandan nazından bıktım,
Kahpe felek yollarımı bağladın,
Nedendir garezin bilemez oldum.
Hasret ateşiyle sinem dağladın,
Derdime dermanı bulamaz oldum.
Bağlarsa yaramı o yâr bağlasın.
Emaneti baki sanan sefiller,
Olanların olmayana borcu var.
Ey âlim geçinen softa cahiller,
Bilenlerin bilmeyene borcu var.
Kimi düşe dursun gönül kışına,
Kulaklarımdaki sesinden,
Gözlerinin etkisinden,
Bu sevdanın pençesinden,
Öldür beni kurtulayım.
Bitir artık bu oyunu,
İlmek ilmek düğüm düğüm,
“Ağ” misali ördün beni.
Ne ölüyüm ne de sağım,
Yüreğimden vurdun beni.
Kimselere açamadım,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!