Sen de ki bahar, bahçende öldü
Kuşlar çekip seslerini, gittiler
Sen de ki içilmez bu bahçenin suyu
Hiç bir ayak yürümezdi bu kara yolu.
Her şey bir sözde birikti
Söylenmedi düşmedi dilinden
Sen öyle dönmeyince vefanın ahdine
İçinde sahipsiz kuşların sessizliğiyle
Bir bahar düşer gözümden
belki gelmem gelemem ama
sen yine de bir dilek tut içinden
Gideceğim bu mevsimlerden
Güneş'e tutmadan bakışlarımı,
Ay'ın aymasını beklemeden,
Kuşlara bırakacağım gençliğimi!
Kahverengi gözlerim var,
uzadığında kıvrılan saçlarım sonra,
parlak tırnaklarım,
sağlam bir kalbim,
tükenen bir param, sevdiğim bir kadın,
sevenlerim, sevmeyenlerim, ağladıklarım,
El emeği göz nuru bu yalnızlık,
İçin için, dışına kapanmadır çoğu zaman.
Yüzüstü bir yalnızlık kokusu, tepetaklak bir karanlık korkusu,
Farklı baharlar farklı kışlar, eşit değil hiçbir zaman
Severken ayrılanlar ile severken kavuşamayanlar.
Ağır ağır kırıldı gözlerim, söylenmemiş sözlerim,
Ben gönlümü,
avutmuşum,
Sessizliğin çiy tanelerinde…
Sen fikrimi,
uyutmuşum,
Ömrümün ıssız köşelerinde…
Sen ki; “çocukluk uykusu gibi güzeldin “
Ayak sesleri duyulmaz hasretin,
Aynalarda, öksüz bir kırılmadır o.
Hangi şarkıya yaslarsan yasla gönlünü,
Susmak bilmez bir uğultudur o.
Sen ki; “çocukluk uykusu gibi güzeldin “
Sessizliğin;
Sen, hiç bensiz uyandın mı?
Ben çok uyandım...Tanırım bensiz kalmanın acısını...
Fakirliğin olduğu kadar, zenginliğin de gözü çıkmalı!
Çıkmalı ki; Sende kayboluşumun hesabı sorulmalı!
Çığlığım;
boş ver susmayı,
boş ver susamayı
boş ver konuşmayı,
boş ver arada sırada,
boş ver ötede beride,
Günaydın!
Aynamın soluk yüzü…
Günaydın!
Çokça çocukça sevmelerim.
Günaydın!
Varlığının, öksüz düşleri...
Sen ve ben, aynı kedere boyun eğen,
yelkovan kuşları gibiydik.
Kırılmış dakikalar ardında yitirdik benliğimizi.
Ah! kimseler duymadı sessizliğimizi...
Gayrimeşru bir yalnızlık sardı yaralarımızı, kader,
kara bir duvak gibi alnımda yokluğunun mührü kader,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!