Gönlüm her daim seni arar,
Ne olur çağır, çağırda geleyim sana.
Sensiz geçen ömrüm neye yarar,
Ne olur çağır, çağırda geleyim sana.
Gönül aşkınla tüllenir, ah çeker,
Geceleri yıldızlara bakıp, hep seni aradım,
Neredesin gel artık, hasret bırakma beni.
Seherlerin mahmurluğunda seni aradım,
Neredesin gel artık, hasret bırakma beni.
Ay gibi yüzde, yaş akan gözde seni aradım,
Akşam oldu, yine güneş çekildi,
Karanlık örtüden dünyaya kefen biçildi,
Yıldızlar tek tek, ay doğdu dağlar seçildi,
Karanlıkta dosta uzanan, GÜL nerede?
Yıldızlarda gezmek, aya dokunmak isterim.
Ah! Şu gurbeti nasıl anlatayım?
Ne ucu var ne sonu, uçsuz bucaksız.
Herkes sana yabancı, dost dediklerin bile dost değil.
Tutunacak dalın yok, kırık bütün dallar.
Ayakta duran düşmeyi görsün,
Düştün mü kaldırılmayı bekleme kimseden,
Ağlayın, ağlayın bakıp ta bu âleme,
Bakın bakınki düştük ne hallere.
Kalpte sızı, gözlerde ise yaş yok,
Bakın bakınki düştük ne hallere.
Sahipsiz kaldı garipler boynu bükükler,
Gaflete dalıp isyan edeni,
Haramlar çemberine alınan bedeni,
Şeytana uşak, Rahman’a yönelmeyeni,
Kurtarır iki damla gözyaşı.
Şevkatten, merhametten uzak olana,
Güvenme bu dünyanın güzel nakışına,
Hz. Âdem (AS) gibi girsen bin yaşına,
Akıbet gelirsin şu musalla taşına,
O karanlık gecede, kendine bir dost arabul.
Bir gün gelecek, sende o karanlık yere gireceksin,
Burada bir garip ölmüş diyeler,
Bedenimi soğuk suyla yıkayalar,
İki arşın bez ile kefenleyeler,
Selamı verip dosta duyuralar,
Dört kişiyle musallaya getireler.
İmam efendiye değip namazımı kıldıralar,
Hani ikimiz bir beden idik,
Aynı vücutta tek kalp idik,
Birlikte ağlayıp birlikte gülecektik,
Söyle, söyle kimler kıskandı bizi.
Mehtaplı gecelere birlikte dalardık,
Aç gözün, kurtlar sofra kurdu,
Çığlıklar ayyukta, çırpınıştasın
Üzerine kapkara perde savurdu,
Çatallar ucunda, ağza lokmasın.
Lokma lokma yutuldun uyanma,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!