Bir daha görüşmeyeceğiz
Başka dudaklar fısıldayacak
Yetersiz iltifatları kulağına
Çirkin çiçekler ayrılacak topraktan
Düşmek için kucağına
Ayrı dünyalarda yaşayacağız
Falanca acizlikler dolanıyor yüreğimde
Ne zaman düşünsem seni batıyor, acıtıyor
Uyan diyor haykırıyor güvendikleri mi
Sert bir tokat gibi, hatırlatıyor
Boğuştum pisliklerle şu genç yaşımda
Yine kaldım kendimle baş başa
Aldım çantamı içinde bir defter
Bir paket de sigara ağırmı ağır
Savruluyorum bir sokaktan diğerine
Haykırıyor sokaklar kötü anıları
Ölüm mü bu kapımı çalan
Her saniye kafamın içinde
Tekrar tekrar hiç durmadan
her sabah her akşam.
Ölüm mü bu kapımı çalan
Alırsın kalemi eline
Karanlık bir oda bulursun
Bir de boş kağıt, varsa
Başka karalamaların arasına
Sığınırsın saklanırsın
Okunmak ümidiyle
Ben gurbette değilim gurbet benim içimde
Yar yüzünü dönmüş ellere, güler durur
Sorma gardaş ne bu dert ne bu çile diye
Bu aşkın şarabı benim başıma vurur
Bir güz Gecesi düş aklıma
Kalp çarpsın ısıtsın bedeni
Zihnimde savrulan kelimeler
Anlatmaya çalışsın seni
Bir güz gecesi baş başa
Yüreğim hüdaya garip kaldı
Mutluluk bir yalnızlık uzakta artık.
Bitmek bilmez hasret işledi,
dostlarım ile arama artık.
Küfür olsun, yeterki senden olsun
Dört şeritli bir yolun kenarındayım vakit geç
Mevsim kış üstüm kalın ama ben çok üşüyorum
İnsanlar bağırıyor ama ben hiç duymuyorum
düşünmekten başım çatladı ben kalkamıyorum
Bir boşluğa düştüm neden niye anlamıyorum
Yaşananlar beni hiç üzmedi ama şu var ki
Yabancının sen hava yabancı
Tenine değen bu soğuk yabancı
Kararan bulutlar, yürüyen insanlar
Uyuduğum yatak yediğin yemek yabancı
Sevgiler gömüldü toprağa
İçindeki sen sana yabancı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!