Ramazan Yıldız Şiirleri - Şair Ramazan Y ...

Ramazan Yıldız

Henüz keşfedemedim sana sunacağım yalın iltifatları Gönül lügatinin tozlu satır aralarında boğulup kaldım Bir ummana dalsam alacağım su kendi kapım kadar Sonsuzluk dehlizine çekersen çapraz bir benlik çizgisi Koşarken yaya kalırım biçare fanilerin yolunda Önümü görmem sanki ikbal malı diye satarlar pazara Selvi endamın yüreğime bir huzur yolu döşerken Bir adımın beni turu sinaya taşır bin Musa nefesinde Söze başlarken başında merhamet çiçekleri açar Yüreğini bir nar-ı beyza aydınlığı kaplar zevalde Zamanın zindanlarında taşlar yosun tutmuşsa eğer Bir güvercin yuva yapar çölün paslı perçemine Gözünü bir meczubun heybesinde sılaya salarsın Hasreti Leyla aşkında yıkar kuş tüylü yastıklarda saklarsın Duruşun bir Hamza heybetinde yakar çölün sıcaklığını Yürüyüşün bir mısra olur şiirlerin şah beytinde salınır Akşamı gün yüzüne çevirirsin sana hasret bakışlarda Birde sözüne sadık yar bulsan alırsın bahasına bakmadan Yürek dağlayan mekânlarda arşa gebe durur ulu sözlerin Sıra sıra heceler gönül evine billurdan ırmaklar olur akar Yok, olurum iğreti sevdaların yekûn tutan hesapsız satışlarında Dirilirim sonra küçük bakiyelerin iflas eden satır aralarında ansızın Muştumu alırım serap yüklü seherlerin alaca karanlığından Heybemi ulu sözlerinden doldurur düşerim yollara erkenden Yıldızları avuçlarımda gül destesi yapar sunarım bu gönül ummanına Mavera kokusunu bir attarda yıllandırır öyle saçarım dört bir tarafa Ramazan YILDIZ 02.11.2006 Saat:17.34/Darende

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

(Yaşanmış Memleket Hikâyeleri)
Şehrin ara sokaklarına akşamdan esintiler bıraktım
Rüzgâr bir hamlede deviriyor muhkem bedenimi
Çınar yapraklarını münzevi bir bakışla bahara salsam
Seninle gülen yüzüme süveyda olup çığlık atarlar
Bir yolcu geçer azığında şehrin sofraları bereketlenir

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Daha küçüktüm yüreğim ellerime sığmıyordu Çölü deve dikeniyle sek sek oynayarak geçtim Fırtına beni savursa da gözlerim kum dolsa da Görürüm şimdiki dostlukların müraice olduğunu Gözlerinin bebeğine boyunca yaslansam Uzanırım sahraya elif elif diye Bir serinliği içimde biteviye büyütsem Kum tanesini sürme diye çekerim Ervahta kayıtlı olmayan tüm iğreti duruşlara Çağın göz süzmesini iğreti bulurum Bir mevsimlik bakışlar ödünç bende Serapa çıplak koşar ayaklarım çölde Bir dinginin diş ağrısı çığlıklarım Ellerimse bir serçe kanadında emanet durur Tüm esintiler seninle koşar şimalden bana Bir lahza titrerim yürek yakan bakışlara Sukutunu yüreğimde saklarım münzevice Dünyaya nizam verenlere bir armağan olsun diye Heceleri dilimde bir dervişe sabır azığı yapsam Kilitli yüreklere bir müjde verir saadet devrinden Deve yükü gam çeksem çekmem senden çektiğim cefayı Birde savrulan sözlerimi lügatine zülal kılsan mecalsiz Özgürlüğüm bir fermanın soğuk çehresiyle buluşur Ne yana okunsa hasrete müebbet, isyana gün sayarım Çölün kumdan kalesinde cellâdımın gülümsemesi Beni şartlı salıverilen mahkûmlara köle yapar destursuz Göğün harlı yüzü beni hep rahmet sılasına götürür Gönül ikliminde kaybederim neyim varsa dünyalık adına Uzanır kalemim acıya bin şerh düşer bir name içinde Gözlerim yılkı atın terkinde geceden mahmur kalırsa Gaflet bende burukluk, sizde yıkımları besteler hoyratça Ramazan YILDIZ 06.12.2006 Saat:16.46/ Darende

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Rüya biter hayal erişir sabaha Sabah yorgun ve mahmur Buselik makamındaki sesiniz Alabildiğince hoyrat Zindelikse teninizde sanki bir rüya Elleriniz uzanır cama Cam sizi gölgelerle çağırır sokağa Sokaklarsa anlık kavganın sığınağı Hüzne gebe melal yüzünüz Muştuyu bekler dar bir sokakta Yolları eklersiniz yollara Çatılar uzansanız avucunuzda Parmaklarınız çıtlar acının arifesinde Yorgun düşler ise ölümsüzlük simasına Göz kırpar melekût diyarından Güneş sizinle koyulur yola Saatleri bir eskicide rehin bırakırsınız Telaştan öte, telaştan içre bir yakarıştır zamana Sessiz adımlarınız ve kınalı bakışlarınız Bir Zerdüşt tepenizde mumlar yakar Ateşin söndüğü, azabın bilendiği vakitlerde Eski bir gramofon saba makamında Şehri meydana toplar, idama teşne alınlarıyla Ferman padişahın, dağlar zulme gebedir Rengi bilinmedik bir parşömen kâğıdında Ebcet hesabıyla kahırlar toplanır üst üste İğreti tutulan mızrak, burca yürür rüzgârla Çocuğun çığlını ellerinizde tutarsınız Anne çırpınır siz hakikat ile hayal salıncağında, Doğudan batıya batıdan doğuya salınırken Haritada başsız başsız kentler bulursunuz Yaşanacak hayat size bakar mahzun ve mükedder Rüyada dönmektesiniz hafakanlara inat Hakikat ise bir çocuğun çığlığında rehin Akıp gider sava gölü boz bulanık Nemrutlarsa heykel yontar çağın perçemine 08.06.2006 Ramazan YILDIZ/Darende (Saat:01.41)

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Çağla ırmak yolunu bulunca Az gidersen çatlarsın Çok gidersen çoğalırsın Zamana mefluç bakışlarda Yaban gülleri kekre kokar Arşı tutar perçemli bakışların Selam da verme geç Geçidin dar olmasın aman Ağrılar konsun bedenime Zarif yürekler toplanmaz Yaban ellerde emanettir aşkın Işkın süren dallarında filizlenir yüreğin Tövbeyi katrene kardeş kıl Ellerini göğe mahmuzlar bir at Sevince selamet bulur okkalı sorular Sevmezse nasibince koşar çölde Meçhulleri aşarsın akşamdan Bildiklerini ebcet hesabıyla tut aklında Yüreğini ebemkuşağına ayna yap Kirlenen çağı temizle narin yatağında Bir vadide mola alırsın aceleden Deniz sesini duyurur uğultularla Suyunu damla damla akıt akşamdan Göğün mihrine hicap duyan sevenlere 12.03.2009 16:23

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Selam var gümrah bakışlı dağlardan Esen yeli hoyratça anar giderim Yollar devinim içinde zıplar ruhuma Bir su misali azar azar akar giderim Çöl susuz, kurak mı kurak yaz Akmadan bir damla gözümden yaş Düze hasretken bir de olurum yokuşa yoldaş Hicran dolu seslere ince ince yanar giderim Eski esvaplar ruhumda kambur Ellerimde büyüyen uslu çocuk bahtına nazır Bir haber ki yollanmadan siteme hazır Yanık uçlu mektupları yazar yazar giderim Sözlerimi çığlık zerafetinde çeşmi leyleya salsam Sendeleyen vücudumla hep firkat limanında kalsam Rıhtıma hasret taka gıcırtısında hülyalara dalsam Boğuştuğum dalgaları bir bir aşar giderim Ölümü sırlarıma menfez yapıp soludukça baharı Korkular yaman bir çelişki olur örümcek gözlerimde Hançeremde sendeleyen sarhoş hevesimle Yüreğini kullara soranlara bakar bakar giderim Çocuk ellerinde oyuncak rüyalarım var Sihirli sesleri semada salıncak yapar ağlarım Gaflet otağına sokuldukça azgın yaralarım Azı çoğa, açı toka katar katar giderim Mağrur bakışlı gözler çaresiz Bir nefesi katık yapar kehribar yanaklı kuşlara Kan gölü meçhul duvar salındıkça seherde Tüm menkulleri bu pazarda satar satar giderim Bir güne uyandığım ki kavgalar kekre, dostluklar yalın Kumaş vucuda dar gelir kesemez makas kalın mı kalın İhanet çemberi sarmış akşamdan sabaha her yanım Tuzu kanayan yarama basar basar giderim Yol yorgun, yolcu yorgun daha ilk seferde Acı ızdırap bol kepçe ağyarın dilinde Akşamdan bayat düşünceler büyüdükçe yürekte Fiyakalı sözleri mana teknesine atar atar giderim 21.05.2012-Darende Saat: 10.16

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Gözlerin büyülü rüyanın anaforunda Peri masalı zamanın tiktakları Ölmek arzusu içimde karıncalanır Seher yelinin engin nağmesiyle Yolculuk çeker beni ağır aksak Savaş alanlarına Bir vahşetten arta kalanlar Dokunur ense kökünü soğuk soğuk Yüreğim yağmalanmış bu diyara Kin ve öfkeyle gelir kurulur Çocuklar sabah sütünü kan renginde içerler Okul yolu mayınla döşenmiştir Kalemler mitralyöz dehşetinde Kurşunlar bir bir düşer ak sayfalara Eller zamanın nabzında kurtuluşun bestesini çalar Analar ak öfke kesilir Cepheden gelen erlerin soğuk mektuplarında Sevdalar hafif hafif canlanır Doğan güneşin koyununda Genç kızlar su taşır ölü erlerine Toprak yerine kırık kalplere gömülür şehitler Kanlı elbiseler oyalı mendille saklanır Yastık altlarında Çocuklar bayram yeri diye Savaş meydanlarında gezdirilir Hayaller kurulu sofra başlarında Yaşanmamış aşkın hatırasına Çınlar kulaklarda ezanla müjde Kollar sıvanır huzura ve cihada Bir çift güvercin semada Kanat çırpar vakte soyunmak için Alınlarsa bıçak yarasıdır Yorgun çağa. Ramazan YILDIZ 30.04.1988 /İzmir

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Çalıdan başı çıksa Haki tüylü tavşanın Fani bakışlarım tüfeğin horozunda Bir lahza emanet dursun derim Masumiyetinde bir eliflik hüznü çoğaltsam Can havliyle uzanır ellerim Yuvada oynaşan yavrulara Gözlerim görmez olur Şefkat pınarlarını Günah ırmağına koşar Paytak ayaklarım Doludizgin Avcıdır benim adım Baba mesleği kalmış bana Zebunu olduğum bitmez arzuların Bir atımlık avcısı olsaydım Böyle fanilere Korku salmazdım Bir ermişe yoldaş olmadan Çok önce Koştum dere tepe Düz oldu yokuşlar bana Bir kuş kanat çırpsa Haydi, düş peşime dercesine Altı aylık yolları bir adımda alırdım Derman kalmayan dizlerimle Avcıydım avlandım Hırs mazgallarından Bir kelepçe taktı boynuma Yedi süvarili dik başlı atım Durmak bilmeyen Koşu yollarında Bilseydim avlanmanın Gaflet soluyan yedi renginde Günah biriktirmenin tarifsiz ızdırabıyla Esaretini sayardım Gönül zindanında her gece Sonra solmadan açardım Gülşenin subh-u mesa bahçesinde Yediveren gül misali Dağları bir basamak gibi çıkardım Engin denizlere bir filika olur kollarım Ram olduğum dalgalar Kement atardı geceye Mimoza alır beni yüreğinde Büyütürdü sere serpe Şehrin parklarında kaybolmuş Bir çocuk düşe kalka gelirdi bana Umudu ödünç aldığı Masal kahramanlarından habersiz Geceyi gözyaşımın tekin olmayan Yorgun kollarında geçirirdi Bir mevsimlik bahar muştusuyla Ramazan YILDIZ 17.12.2006 Saat:22.43/Darende

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

İdrakim zeval bulur gün batımı ufuklarda Hayallerimin kırılır kanadı kalır bir anaforda Sular serazaed akar nehre baygın akşamdan Bilirim meçhulün bir mızrak yükseldiğini anılarda Bir çocuk göz bebeklerinde Gazze’ye su taşır Durmaz omuzlarda mavzer yarası keskin bir taştır Akan kan huzmesi sessizce dolar içime Çöle vaha olur yürek çeşmesinde çoğalır taşar Bir kelebek kanatlarını yalar geceden efsunlu dudaklarıyla Çare değil ölümsüzlüğe katran karası göz bebeklerin Yolları tutan toz bulutu selam verir münzevi kadına Salıncakta ağlayan çocuk bir mermiye kazır üç harfli adını Gül açar, rüzgar solar soğuk mevsimler geçidi yasta Bir bakış çağın ardında çoğalır ovaya muntazır Ölüm derman mı ağır sözlerine bir şifa olur bir hasta Sefer başlar mevsimler boyu gönül bir hecede hazır 12.03.2009 09.00

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Akıl küçük fıçı, boyuna dar enine de bol Özlem yükü acımasız dayanmaz ayak ve kol Hayalimde efsaneleşiyor canım İstanbul Cumbalarda “katibim” nağmesi coşkulu Çepeçevre dorukta zevk,çamlıca yolu Küçüldü havsalam almıyor İstanbul’u Başı önünde nurdan abide heykeli Akıl almıyor hissiyat bu manzarada deli İstanbul erişilmez ufuk eser yeli Yok ki içinde ola sevgide gaddar kul Yol yön O’nda sonsuz felsefe” ya ol ya öl” Dün bugün remizleşmiş kafalarda İstanbul Ramazan YILDIZ 06/05/1983 Saat:09.30/Kahramanmaraş

Devamını Oku