Ramazan Yıldız Şiirleri - Şair Ramazan Y ...

Ramazan Yıldız

Bir rahmet muştusu, bir gurbet türküsü bizimkisi Mallar yağma edilmeden gönül ülkesi kurulmaz Dilekler makam atlayıp ulaşırsa yaratana Son istek bir parşömen kâğıdında karalanmaz Felaket fukara gönüllere çadır açarsa Lokman nefesinden azade yaralar bir bir sarılmaz Sitem size bir ulak gibi yetişirse vadide Sormadık sorulara, cevap bulunmadan varılmaz Kulağında çınlarsa bir ses, ötelere teşne Serazat bu kuytuda artık hiç durulmaz Bulunmuşsa köhne duygulara gebe adresler Zarfın kapağı açılmadan ilk adrese iade olunmaz Çığlık size sukutu davet ediyorsa çalakalem Bir ermişe ram olmadan ölümsüz şiir yazılmaz Yazılırsa Ferhat ile şirin lebi deryada Aslıya sorulmadan kerem kanı dosta varılmaz Hasret bir tufan olup esiyorsa gönüllerde Sevdaya kul köle olunmadan durulmaz Asude bir yolda salınırken hayat sandalınız Himmet almadan, aşina güzellere hayran kalınmaz Dünyayı bir pula satanlara baha sormadan Karun hazineleri haraç mezat bu pazarda satılmaz Ramazan YILDIZ 12.06.2006 (Saat:21.58) Darende

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Hayvanlar bir nefeste Kulaklar kutsal seste Fakirin yüzü güler Bayram müjdesi delik cepte Uzak akraba yakın akraba Hatır sorulur bir bir ayakta Çarşı Pazar koşuşur Bir ses yankılanır sokakta Etler üçe taksim olacak Çocuk neşesi cumbaya dolacak Ayşe teyze çok sallanma İkramsız yüzler sararıp solacak Koyun kuzu meleşir Uzaktaki geldi yetişir Sokağın müdavimi Deli Rıza Sofrada letafetten bir şiir Baklava börek tatlımı tatlı Komşu köyden bir atlı Yol yorgunu bitap düşmüş Sanki haber salmış kanatlı Salâvat şefaatin nidası Kalplerden giderir pası Arafat’ta bir ses yükselir Vuslatın gülen edası Günahlara kefarettir Mina’ da atılan taşlar “Lebbeyk” sesi dalga dalga Hicran yüreklerde dolaşır Hacılar torunlarla koklaşır Hediye küpe ne yakışır Kâbe selam söylemiş Gönle ırmak olur akışır Ramazan YILDIZ 30.12.2006 Saat:19.03/Darende

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Bu göz görmenin değil, görmemenin adı İyi, kötülükte kararlı mı kararlı Aşk, sevgi kapı ağzında paspas halı Yandı gitti gönlümün çıradan yalısı Hakikat, çıkmazda bir labirent yuvası Yalan şen, gönül mahzun plastikten kafası Bugün ruhlarda kambur fabrika bacası Düşünce mahkum, doğrunun müebbet yası Gizlilikte sır, teşhir salonu bu evler Şaklaban sahnede, papağan gibi söyler Ne bitmez güreş bu, minderde cüce devler Dil suskun, gönül söylerde söyler Ramazan YILDIZ 13/05/1983/Saat:18.30 KAHRAMANMARAŞ

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Çalkanırdı deniz, dokunsam sahile ayaklarımla Bulutlar ağzını tutmuş aksırmamak için Bir tepe el sallar ağaçlarıyla biteviye sahildeki sandala Rüzgâr gemimizin güvertesinde üç günlük tanrı misafiri Karşı evlerden sızan bir ışık gülümser alacakaranlıkta Gözlerimin içine bir yol çizer araftan sessizce Sevginin soğuk yüzünü bulurum ulu orta gökyüzünde Yokluğun bende hicran besteler uçan martılara Dağların efkârlı yüzünü sana bıraksam o akşam Rüzgârı üstüne bir hırka gibi giysen yalınkat Tepeye komşu duran terkedilmiş şehri bulsan şiirlerinde Bir bakışınla arşınlasan gök ile sahil yolunu Kaptan yolcularına güveretdeden yekpare seslenir Sizleri aldığım yere bırakacağım der itinayla Bir göğe bakarsın bir de kaçak yolcunun gizli kasaturasına Ellerini suya salarsın bir martı ölüsü seni uyandırır rüyadan Bir telaşa başlar arkalardan uğultu dalgaları sarmalar Yosun yüzlü efsun bakışlı balık sahile çağırır beni Yunusu karnında büyüten sen gözlerini emanet versen Kederleri deniz dalgasında filika yapsam iğreti sevdalara Yahya teslimiyetin turu sinaya ilahi nefesimi taşısa Deniz nilden öte geçit vermez yorgun yolculuğuma Bin Musa beni teşne yüzlere Arafat taşı yapar Zelil olur akarım mükedder yüreklere sağ kaldıkça Mutluluğu meltem zarafetinde satın alırım bu koyda Kılavuz kaptan beni seçer şehirden ekmek almak için Fırıncı ekmeğini takyanus kazanında yoğurur inatla Geçer akçe nakit cebimde tavan yapar haraç mezat Şehrin ahalisi bir bana birde yola bakar telaşla Bir tufan arifesi sanki bir çocuk çığlığı karışır seslere Sokak bir anafor yaşar ashabı-ı mağara nefesinde Diriliş bir hayatı müjdeler sıcak ekmeğin buğusunda Limandakiler bize el sallar yürekleri hüzün makamında Bizse öteye geçmeye çalışırız mağara yolcularının katarında Zaman size bir armağan sunar dirilişin ellerinde altın tepside Yediveren gül olur İbrahim bahçesinde açarız tüm insanlığa Ramazan YILDIZ 01.11.2006 Saat:08.38/Darende

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Ağlama çocuk Sil artık zikzak çizip Beni kahreden gözyaşını Sen yarınımın garantisi Sen bugünümün arta kalanı Uzaklarda geliyorum Elimde gözyaşını silmek için Ümitten bir mendil Ve gözlerinin parlaklığında Yarınımın mekan haritasını çiziyorum Orta da sen! .. Mümtaz ve abide şahsiyet. Kokluyorum vaat ettiğin iklimin Uzak yakın havasını Dolduruyorum gönlümün enginlerine Nihayet açmasını bildin Solmayan çiçekler gibi Diyorum... 1983 Ramazan YILDIZ Kahramanmaraş

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

ıslığın sesinde bellerdik sözü ne yaman, ne menem bir bulut tabakası geçince aklımızdan keş dağına acele ile dualar ederdik hoyrat duran sevdalarımızın maverasına sessizliği bir lahavle çığlığında eritirdik geceden yürüyünce arkamız dağ bakınca göz bebeklerimiz çam dallarında asılı duran umut iskarpin altında çiğnen çaresizlik olurdu keş dağı döngel köyü ‘ne bakar aklında tutamadığın tüm dualar dillerde elinde ateş yalımından kalma kor tüter mihrican düşmüş ak şakaklara karda koşan tavşan yavrusu bir umudu süsler buz tutmuş bıyıklarında bir de akşamdan kalan kan lekesi kar tanesinden ziyade bahtı açık vadi aralığında ülkeye muştu olur akar mamakta bestelenen tüm şarkılar yar adına, anam diyen diller adına ülke adına, umut adına yankılanır yalın kılıç bir çobanın azığında ölünce taçlanırız biz yürek ülkesinin zafer taklarında ayazı belimize doladık kaşkol boynumuzda iğreti durur kar taneleri aman vermez sözümüze yollara düşen dostlar yıllara aman verin de geçsin kardelenler açsın bulut yüklü başımızda ashabı kehf olduk koyun koyuna yatar düşlerimiz uyuduk uyandık bir gün bile geçmemiş kıtmırimiz parça parça kahrından üçyüz yıldan öte çalar türkümüz geçmez haraç mezat olan dostluklar bizim pazarda geçerse uğruna öldüğümüz sevdalar tüter şehrin bacalarında cennette Kevser suyu serin ve ılgıt akar bir misafir ağırlar huri gılmanlar ilahi davete muntazır habib-i kibriya, sevgili resul, 03.04.2009 10:58/Darende

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Ahımın uçuştuğu çatıda kar var Mevsimi değil bu sözlerin içime dert olur bakınca Metruk evin salonu gözünde miyop taşır yıllarca Ardındaki kiremit renkli evin penceresine Akar gözyaşlarım Kaşkolü dolarsın rüzgâra bir menzil öte Kaydığın yerde seni kuru bir yaprak karşılar mükedder Ellerini cebinde uzatırsın hoyrat sokaklara Akşamı bilemezsin hangi taraftan misafir edeceğini Köpeğin sesini aklında tutarsın heceleyerek Mahallenin çocukları ellerinde çomaklarlar bekleşir köşede Çığlığı topaç yapar saklarsın sımsıkı parmaklarında Adamsan git Yüreğinde taşıdığın korkuları hesaba katmadan Bildiklerin seni cehalete teşne kılar Merhamet yüzlü bakışlardan Aldığın nefesi soğuk suda sıkarda salarsın Sıcak ekmek tadındaki özgürlüğüne Fırından taze çıkan ekmeği böler ellerinde bir çocuk Köpek yavrularını doyuracak bu kışta aklınca Elini koltuğunun altına götürmez ki bölsün ekmeği Gözlerinin içine bakınca sallanır Topuklarının ucunda Kelimeleri emanet bırakır karların üstüne Kar utancından erimeye başlar ekmeğin düştüğü yere Çocuk bir elindeki ekmeğe bakar kayıtsız Bir de bulutları perçeminde tutan göğe 12.12.2007 Darende /Saat:16.20

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Söz biter sabır orta yerde yaslı durur Bir tramvay geçer ağır aksak tünelden Akşam karanlığa hıçkırıklarla muntazır yürür Ellerinde ebemkuşağı çocuklar mutlu ezelden Şairler şiir dokur zamana ilmek ilmek Söz sihrini yitirir bakış anlamsızlaşır Çığlık betonları deler kurtuluştur ölmek Usta ellerde cilalanır kendine gelir bakır Yüzer kelimeler gönül ummanın da hoyratça Takalar kalır yolda meçhul bir limanda geceler Hicran dalgalanır rotada bir dehliz olur Tayfa muammayı çözemez bir bir heceler Yürek burkan hasret türküsü geceye teşne çalar Ellerinde limanlara tevekkül bin bir sarnıç Şair rüzgârla rıhtıma müntehir bakar vakurca Ovada şahlanan soylu ata gem vurulmasa da Söylenmedik sözleri rüzgâra emanet bırakır Ne geceye mihman ulur ne de gecede bir yolcu Kaldırın Eflatun’dan kalma Mağara gölgeliklerini Rahmeti gazabını geçen yaratıcıya yürür geceden Ölüm yaşamaktır zamanın küflenmiş koynunda Çağları durduramazsınız musalla taşının önünde Söz kement olur yakalar doludizgin koşan atı Göz açarsın parklarda çocuklar hep aynı oyunda Şairler kelimeleri bir bir seçer enkazın altından Gökdelenler ruhlarını satar pespaye bir kalpazana Çoğaltırlar ardına bakmadan iki nehri bir ovada Yola koyulur mavera kapısı arafa daha açılmadan Gider tasa kalmaz elde dünyanın geçer akçe bir pulu Söylersen münzevi incinir çığlıksa nadana bir parola Bin bil sensende bir hikmete yorasın sözlerin ziyadesini Kalır elde hüzün bir bulvarda çınar yaprağı olur tüm sözün Ramazan YILDIZ 18.07.2007 Darende/Saat:15.11

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

(Çanakkale şehitlerini rahmet ve minnetle anıyoruz) Yol bulur aşar tepeleri derin soluklu rüzgârlar Dillerden düşmeyen yalın dualar mühimmattır ezkar Parmak tetiği bulamaz tüfeğini sıkı kavrasın Ayakta şarapnel parçası Mehmetçik nasıl davransın Ellerinde tuttukları sıcaklık bir mavzer kurşunu Şahadetler sırtlarda çoğalır sanki bir huma kuşu Askerin kalbiyle taşınan zaferin meçhul öyküsü Ölmeden ölünmez ki tarihle çınlar zafer türküsü Ellerinde kurşuni renkte ıtır kokan son bir bakraç İnancın solmaz azmi yankılanır mekân tutar yamaç Tabyalar birden uzarlar düşmanın korkak süngüsünde Ayak kol uçuşur iradenin çelikten döngüsünde Su yoksa cephede toprağın nemi çekilir ciğere Yılgınlık yok rüzgâr etekte taşır zaferi geceye Bir zeytin tanesi üç Mehmetçiğe olsa da bir öğün Hezimet gibi görünenler bizlere şanlı bir düğün Kuran sesleri cephede davudi bir ses olur çınlar Kaç asır geçti, ne zamandır burdalar bilinmez yıllar Yedi düveli irade heykelinde iyice yontarlar Vadiyi dolduran çileyi çekemez hassas kantarlar Çanakkale geçilmez burçlaşmış etten muhkem bir duvar Yön bulamaz sarhoş mermiler, kalkmadan batar uçaksavar Kan inceden akar kalbin aman vermez ki menfezinde Akın başlamadan biter eratın gönül körfezinde Şehitlik pek yakındır Mehmetçiğe sıcak nefes kadar Gelibolu mağrur düşmana geçit vermez ki dar mı dar Yamalı elbise şehadet nişanesi çıkarılmaz Sönmeyen bir iman ki önünde tankla bile durulmaz Ramazan YILDIZ 24.03.2007 Saat: 11.42/Darende (Not: Çanakkale ruhunu her dem yüreğinde yaşatan nesle ithafımdır.)

Devamını Oku
Ramazan Yıldız

Kar yağdı; Umutlarım beyaz bir örtüye büründü Kar yağdı; Oyuncaklarım serçe olup dallarda göründü Kar yağdı; Mahallenin çocukları tek ayak buzda yürüdü Kar yağdı; Rüzgâr çatıların eteklerinde ilmik ilmik örüldü Kar yağdı; Toprak geceden içine akıp kat kat dürüldü Kar yağdı; Uçurtmalarım dağların ardına sürüldü Kar yağdı; Mızrap olup gönül telime dokundu Kar yağdı; Beyaz toprakta rahmet diye okundu Kar yağdı; Gözlerim beyazın tonlarına vuruldu Kar yağdı; Bahar yağmuruna sırdaş bulundu Kar yağdı; Güneş ışıkları davetsiz yüreğime sokuldu Kar yağdı; Bahçemdeki kardan adam koşmadan yoruldu Kar yağdı; Çünkü eskidende hep bu vakitler yağardı Ramazan YILDIZ 31.01.2007 Saat:08.24/Darende

Devamını Oku