gecenin bozbulanık renginde
bir gölgeyim nüktedan
leke misali siyaha düşen
yanıyor yüreğim baktıkça aynalara
zamanın alnımdaki çizikleri
ufkunun gölgesinde dağları saklayan...
neden taşırsın
nisan bulutlarını gözlerinde
gördüğün nedir ötelerden
böyle için için ağlatan seni
yağmur sonrası
ayak buşalığı çamur
ıslak tenler
hüzünlü bakışlar kaldı
baharda can olduğu
yaş yaprak gibi içimizde çürüyen
talan edilmiş duygularımızdır
bir örümcek vehmiyle büyüyen
hep mahzûn kalan çocukluğumuzdur
bir yaprak gibi içimizde çürüyen
İnsanları sevdalı
doldursa da meydanları
gecesi çorak kentlerin
kurak olur aşkları
gözlerime haram kılsam uykuyu
karanlık derinleşip giderken gecelerde
uyumamalıydım...
beni bir saat gibi kursaydın
geceye uyansaydım
bize “bunlar bir şey bilmez” diyenler
bizi ne biliyor ne tanıyor
ne de anlıyorlar
milletçe düştüğümüz gün oldu
zirveler çıktığımızda gün de
alabildiğim tek hazı zehir,
bilmem ki nasıl olmuş?
dünyanın gerçek diye bir şeyi
duydum ki hiç yokmuş
nedir?
biz rahmetti göklerden bekleriz
çünkü yağmur yukardan gelir.
yıldızlar yukardan gülümser
kamer mehtabını yukarıdan indirir
düşünmek aklımıza gelmez
yağmuru güz de sever bahar da
iki demde sağanak halinde yağar ya
bir deminde ricat gibi
bir deminde hazan ya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!