Anadolu’nun bir köy evinde,
Küçük bir bahçe.
Bahçede tipik bir fırın,
Fırınla sırt sırta vermiş büyük bir ağaç,
Dut ağacı.
Birkaç metre ilerisi kuyu,
ANNE
Tatlı ninnilerle uyuttun beni,
Kabe yüreğine verilsin anne,
Sızma bal misali damıttın beni,
Cennet ayağına serilsin anne.
Ah gül,
Sen de fanisin, ben de,
Sen Peygamberi temsil edersin,
Kokunda, renginde.
Bense özlem içindeyim,
Bir gönül gurbetinde.
Yârim ilk mevsimde gelir diyordum,
Umut bağlamışım boşa sevdiğim.
Gelir de halimi görür diyordum,
Ömrümü döndürdün kışa sevdiğim.
Geceler muamma, gündüzüm densiz.
ŞEMSİ ŞEYDA
Şems, gibi yar olmayınca,
Bu alemde durulur mu?
Sevgi kalbe dolmayınca,
Dosta vefa sorulur mu?
İki cihan güneşi sevgili peygamberim,
Sen ki evvel ahirde kurtarıcı rehberim.
Ey gözlerimin nuru doruktaki serverim,
Sen Ahmedi, Mahmudu,Mustafa’sın efendim,
Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim.
Altın kemer takmışlar boğazın bir yerine,
Abide kondurmuşlar ünlü Beylerbeyi’ne.
En nadide eserler Topkapı’da saklanmış,
Erenler, evliyalar İstanbul’da toplanmış.
Ey İstanbul İstanbul hadisle kutlu şehir,
TÜRKİYE GÜZELLEMESİ 4
Bursa buram buram tarih kokuyor,
Eski başkent, nabzı soylu atıyor,
Sultanların ak bağrında yatıyor,
Hür doğan ışığın solmaz Türkiye’m.
EŞ ZAMANDA İKİ EVLAT
İki ölüm, iki günde,
Ateş yürek kavuruyor.
Yatarlar köyün önünde,
Deli rüzgâr savuruyor.
PEYGAMBERİM
Adını koydular Ahmet,
Söylediler can Muhammet,
İnsanlığa verdin hizmet.
Benim canım peygamberim.
Hak ettiğin yere gelmek için, uzun ve yorucu bir yolu aşmak gerekiyor. Kolay gelsin , kaleminin gücü artsın eksilmesin Rabia Sultan