Pireyi Deve Yapmak Şiiri - Şükrullah Yav ...

Şükrullah Yavuzer
235

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Pireyi Deve Yapmak

Yıllarca çalışmış, çabalamış, başını sokabileceği, eşi ve çocukları ile güzel bir hayat yaşama haylini kurduğu eve ulaşmasına az bir zaman kalmıştı. İki yıl önce evini yapacağı arsayı satın almış ve yeniden para biriktirmeye başlamıştı. Para biriktirebilmek için masraflarını kısmış hatta günde iki paket içtiği sigarayı bile bırakmıştı. Normal işinin dışında ek işler de yapıyor, sıcacık evine bir an önce kavuşmak istiyordu.
Ev yapmak için yeterli miktarda parası olunca işe koyuldu. Evinin inşaat malzemelerini büyük bir titizlikle seçiyor, arsasına taşıyor, ustalara talimatlar veriyordu. Çok heyecanlı ve çok sevinçliydi. Arada bir eşini ve çocuklarını da inşaat alanına getiriyor, bu mutluluğu birlikte paylaşıyorlardı. Mutfağı şöyle olsun, balkonu geniş, bahçede küçük bir kümes olsun gibi eşinin isteklerini, aklının bir köşesine not ediyordu.
Günler geçiyor, evin inşaatı gittikçe yükseliyordu. Müsait olduğu zamanlarda kendisi de inşaatta çalışıyor, ustalara ve işçilere yardım ediyordu.
Eşi ve çocukları ile sık sık evin durumu ile ilgili konuşuyor, yarına dair güzel hayaller kuruyorlardı. Hayalleri gerçekleşmek üzereydi. Güzel müstakil bahçeli bir ev, bahçesinde kümesi, meyve ağaçları, küçük bir bostan, bostandan toplanılacak soğanlar, domatesler, salatalıklar…
Sabahları bahçede semaver yakılacak, kümesten taze yumurtalar toplanacak, bostandan kıtır sebzeler kahvaltı sofrasına gelecekti.
Evin inşaatı bitmiş, eve taşınma işlemleri başlamıştı. Yıllarca çalışmanın, para biriktirmenin karşılığını görmüşlerdi. Yorulmuşlardı ama herkes mutluydu.
Kendi evlerindeydiler. Tüm aile bireyleri tek yürek olmuş, evin eksiklerini beraber tamamlıyorlardı. Bahçe duvarı yapmak için paraları yetmemişti. Onu da ilk fırsatta yapacaklardı. Kendilerine ait ve kendi gönüllerince yaptıkları evde ilk kış mevsimini geçirmişlerdi.
Kış bitmiş, ilk bahar gelmişti. Bahçede hummalı bir çalışma başlamıştı. Meyve ağaçları dikiliyor, güzel bir bostan hazırlanıyor marul, maydanoz, soğan, turp, domates, biber, salatalık ve daha neler ekiliyordu. Buna aile sevgilerini, birlik ve beraberliklerini katıyor tatlı bir yorgunluktan sonra semaver çayı ile yeniden güç topluyorlardı.
Emekler, umutlar yeşermeye başlamış, boy vermişlerdi. Aile bireyleri, bu emeklerinin karşılığını görünce mutlulukları kat be kat artıyordu. Ancak bu mutlulukları çok uzun sürmedi. Hemen yan komşuları sayısız tavuk ve hindi besliyor fakat bunları kontrol alında tutmuyorlardı. Bu tavuk ve hindiler bin bir emek verilerek yapılan bostana giriyor, yeşermiş olan sebzeleri mahvediyorlardı. Aile birkaç defa komşularını bu konuda uyarmışlarsa da olumlu bir sonuç alamamışlardı.
Bir sabah tekrardan komşusunun evine gitti. “Değerli komşum. Biz komşuyuz. Komşular bir aile gibi olurlar. Allah nasip ederse güzel günlerimiz olacak. Biz çocuklarla zar zor bir bostan oluşturduk. Siz de şahitsiniz çok yorulduk, emek sarf ettik. Emeklerimiz sizin tavuk ve hindilerinizin kurbanı oluyor. Lütfen bu konuda bize yardımcı olun, tavuk ve hindileri kontrol altında tutun. Bunu yaparsanız bize büyük bir iyilik yapmış olursunuz.” dese de “ben tavukların ayağına pranga, ağızlarına gem vuramam. Tavuktur bahçeye de girer bostana da” diye hiç beklemediği bir cevap alır.
Her geçen gün tavuk meselesi büyür. “Tavuklar yine bahçeme girmiş bu nasıl bir sorumsuzluktur” “kimse benim tavuklarıma taş atamaz” “Allah’ım bu nasıl komşuluk” sesleri her gün duyulur olmuştu. İki tarafta çok gergin olmaya başlamıştı.
Müstakil sıcak bir ev, bahçe, kümes gibi hayalleri tam bir kabusa dönüşmüştü. Aksi bir komşuya denk gelmiş, huzurları tamamen kaçmıştı.
Sabah tavukların hışmına uğrayan bostanını tekrardan düzelti. Akşam iş dönüşünde, bostanın tekrardan yerle bir olduğunu görünce çok sinirlendi. Komşusuyla tekrar görüştü ama bir dayak yemediği kaldı. Artık iyice sinirlenmiş bu saçmalığa kesin bir çözüm getirmesi gerekiyordu. Hışımla eve girdi, hanımının çeyizlik sandığına yöneldi. Hanımının “Bey ne arıyorsun?” demesine gerek kalmadan sandıktan silahını bulup çıkardı. “Yemin olsun Allah’ın adına bu adam yarın tavuklarına sahip çıkmazsa onun göbeğini kurşunla dolduracağım!” diye büyük yemin etti. Gözünü kan bürümüştü. Hanımı “Ey büyük Allah’ım bu eve sahip olmak için yıllarca sabrettik. Çalıştık, çabaladık, dişimizden tırnağımızdan kıstık, gecemizi gündüzümüze kattık. Evimiz oldu çok şükür ama eşimi ve huzurumu kaybetmek üzereyim. Lütfen yardım et ve bu fitneyi söndür” diye dua etti. Eşinin elinden silahı alarak “Allah rızası için aklı selim davran, şeytana lanet et. Varsın bostanımız olmasın. Biriniz toprağa biriniz cezaevine girerek şeytanı sevindirmeyin” dediyse de nafile. Eşi yeminini tekrar ediyor “bu artık bir şeref bir haysiyet meselesine dönüşmüştür. Bunu kabullenemem." diyordu.
Kadıncağız son bir ümitle kocasına “o zaman bana bir gün müsaade et. Belki bir çare buluruz. Sadece bir gün.” “Tamam ama bir günden fazla dayanacak gücüm kalmadı. Ona bu sorumsuzluğunun ve saygısızlığının hesabını soracağım”. Dedikten sonra uzun bir süredir bıraktığı sigaradan bir tane yaktı…
Kadın sabaha kadar dua etti. Yuvası dağılmasın. Çocuklarının babası cezaevine girmesin. Katil olmasın. Hayalleri olan bu ev, kâbusları olmasın. Allah’ım Allah’ım Allah’ım…
Ertesi gün işine gitmek üzere evden çıktı. Bugün son gündü. Akşama kadar bu sorun çözülmezse bir felaket olacaktı.
Akşam eve döndüğünde gözlerine inanamadı. Tekrar tekrar baktı. Yanlış görmüyordu. Komşusu evinin çevresine çok sıkı bir çit örmüştü. Bu çitlerin arasından değil tavuk, karınca bile geçemezdi. Adam şaşkın bir şekilde hanımına yöneldi. “Ne oldu Bu adama? nasıl böyle bir karar aldı? Sen mi konuştun onlarla? diye sordu.
Eşi “hayır hiç kimseyle konuşmadım.” “Peki bu aksi adam bu çiti nasıl yaptı? Sorusunu sorunca eşi anlatmaya başladı:
“Sen sinirli bir şekilde işe gittikten sonra komşularımız da kendi bahçelerinde oturmuş çay içiyorlardı. Ben buz dolabında ve kümesimizde birikmiş ne kadar yumurta varsa gizliden bizim bostanımızın içindeki bitkilerin yapraklarının arasına koydum. Sonra onların beni net göreceği şekilde bostanda dolaşmaya başladım. Sonra çocuklara yüksek sesle seslendim AAA tavuklar bizim bahçeye bir sürü yumurta yumurtlamışlar. Bizim tavuklar kümeste yumurtluyorlar galiba bunları komşunun tavukları yapmış. Hem zaten bunlar hep bizim bostandan besleniyorlar. Haydi gelin şu yumurtaları toplayıp afiyetle yiyelim dedim. Bunu dememle aksi komşumuz hanımına bağırarak biz tavukları başkaları yumurtalarını yesinler diye mi besliyoruz. Diye çıkıştı ve ardından akşama kadar çalışarak bu çiti yaptı. Böylece büyük bir fitneden kurtulduk...
Pireyi deve yapmanın hiçbirimize faydası yoktur. Gerçekten de birçok insan bir ceviz kabuğunu doldurmayacak meseleler yüzünden ya cezaevinde ya da mezarda değil midir?
Sevgi, saygı, akıl, sabır ve iyi niyetin çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur.
Şükrullah YAVUZER

Şükrullah Yavuzer
Kayıt Tarihi : 26.11.2021 21:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Şükrullah Yavuzer