Yusuf, yakın kokuların sultanı
Gözlerim çarmıha gerileli böyle
O`nun kanıyla kirlenmiş karanlığınız
Hey oğullar buğday başakları görüyorum
Açlık yakalamış alçaklığınızı
Deniz tadında herşey, düşüncemde yorgunluk
Bir itirafçı damlalar seyre değer
Alçaklarda mor, hain fosforlar
Beynimin çılgın zarını soymakta
Kasırga hem kendini, hem damlaları savuruyor
Dün geceyle beraber
Tırmanmışım zamanın doruğuna
Oturup bağdaş kurmuşum
Kafdağına
Maviliğin ortasında
Yıldızlar avuçlarımda
gözlerimin caddelerinde hayalden evler yapıyorum
alnımda kara leke,pencerelerde siyah perde
perdeleri soyar gibi sıyırıyorum camlardan
“gülün dikene secdesince”günahlaşıyorum
aklımın sokağında yol göstermiyor fenerler
Çocukluğumda,bir şiir vardı şehirde
Nur gecenin tebessümünden sezmiştim onu
Severdi herkesi,sev demeden
Göklerden yere doğru inerdi
Gelişi,cana can katardı
Mavi Akşamlar
Mavi akşamların kapağını açtım
Bütün güzelleri sevda çekerken gördüm
Ömrümce bana işkence yapan güzel oradaydı
Derin arzularımı akşamın içine döktüm
Barbarlık,orta çağın vahşetini kuşandı
Kökleri ateş,gövdesi kor,yaprakları alevden
Yarından kopardı,çocukları
Ölümden,oyuncak yaptı
Bedenimizde canlarımız,çırpınırken yaktı
Hediye edildi gözlerimiz,oyularak noale
Şahadetin mihrabısın
Peygamberin yüreği
Cennet ayaklarına serilir
Muhammed’i doğuran anne
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!